phpKF - php Kolay Forum  
Ana Sayfa  |  Yardım  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
Forumunuz Hayırlı olsun yenilendi

Resim Ekleme

Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı
Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun" Uyarınca Gerekli Durumlarda İletişim Sağlanabilmesi İçin Eklenmiştir. Lütfen Gerekli Durumlarda Kullanınız... İbrahim uzun Esatpaşa mah 3.demiryollu 1201.sk no:28 menemen/izmir/Türkiye email :Uzun_70@hotmail.com
Forum Ana Sayfası  »  Bunları biliyormuydunuz ?
 »  Bunları biliyormuydunuz ?kl

Yeni Başlık  Cevap Yaz
Bunları biliyormuydunuz ?kl           (gösterim sayısı: 1.010)
Yazan Konu içeriği

boşluk

lovepowerman
[lovepowerman]
lovepowerman

Kullanıcı Resmi

Kayıt Tarihi: 13.09.2010
İleti Sayısı: 2.590
Şehir: İzmir
Durum: Forumda Değil

E-Posta Gönder
Web Adresi
Özel ileti Gönder

Konu Tarihi: 10.03.2011- 22:26
Alıntı yaparak cevapla  


Sonbaharda ağaç yaprakları niçin renk değiştirir?
Bazen, hem güneş pırıl pırıl parlar, hem de yağmur yağar. Bu sırada su damlacıklarından geçen güneş ışığı yedi renge ayrılır. Böylece gökyüzünde yedi renkli, çok büyük bir kuşak meydana gelir. Buna gökkuşağı denir. Yağmursuz ve güneşsiz havalarda gökkuşağı olmaz.
Yağmur yağarken güneş, bulutların arasından kendini gösterirse, gökkürenin yuvarlaklığını alan gökkuşağı meydana gelir. İnce su damlacıklarına belirli bir açıdan çarpan güneş ışınları, bir prizmadan geçiyormuş gibi önce kırılır sonra dağılırlar. Beyaz ışığı meydana getiren renkli ışınımlar, gökkuşağının yedi şeridinde görünür duruma gelirler. Güneşe sırtımızı çevirirsek, bunları görebiliriz. Bu renkli ışın demetleri, merkezi güneş olan bir daire yayı meydana getirirler.
Niçin her gün uyuma gereği duyuyoruz?
Uzmanlara göre uyku birkaç devreden oluşmaktadır. Uykusu gelen insan yatağına yatar ve gözlerini kapatır. Kısa süre sonra göz kapakları belli belirsiz titremeye başlar. İnsan o sırada uykuya dalmış ve rüya görmeye başlamıştır. Uyuyan kimse rüyasında birçok şey görür ve sabah uyandığında da bunlardan bazılarını anımsar ki, bunlar yorumlanabilir.
İnsanoğlu hayatının yaklaşık üçte birini uykuda geçirir. Bu da 60 senelik bir ömrün 20 senesinde uykuda olduğumuz anlamına gelir. Uyku, günlük çalışmalardan yorgun düşen insan bedeninin ve sinirlerinin dinlenme zamanıdır.
Bilim adamları rüyanın süresi üzerinde kesin bir sonuca varamamışlardır. Dr. B. Klein adında Amerikalı bir bilim adamı, yaptığı araştırmada gönüllü olarak seçtiği kişileri hipnotize ederek uyutmuştur. Sonra belli bir süre geçince onları uyandırıp rüyalarını dinleyerek, bir rüyanın 20 saniyeyi geçmeyecek kadar kısa sürdüğünü belirlemiştir. Dr. Klein'ın sürdürdüğü bu araştırmanın sonunda, en uzun rüyanın da 90 saniyeyi geçmediği ortaya çıkmıştır.
Düşünsenize; dakikalarca anlatıp bitireme-diğimiz rüyalardaki bütün o görüntüleri, aslında sadece 20-30 saniyelik bir sürede görüyoruz!
Develerin hörgüçlerinde ne var?
Develerin hörgüçlerinde su olduğu ve uzun yolculuklar sırasında bu suyu kullandıkları söylenir. Aslında bu bilgi doğru değildir.
Develerin hörgüçlerinde 30-35 kg kadar yağ bulunur. Yiyecek bulamadıkları zaman bu enerjiyle hareketlerini sağlarlar. Ayrıca bu yağlar, çöl sıcağına karşı develeri koruma görevi de yapar.
Develer suya fazla gereksinim duymaz. Çünkü burun mukozaları insana göre 100 kat daha büyüktür. Soluk alırken havadaki nemin üçte ikisini kazanabilirler. Su kaybını da dokularından kaybederler, kandaki su etkilenmez.
Helikopterlerin pervanesi niçin üsttedir?
Aracın üzerinde bulunan dev pervane hızla dönerek helikopteri yerden kaldırır ve taşır. Bu dev pervanenin hızını ayarlayarak, helikopteri havada asılıymış gibi hareketsiz durdurmak da mümkündür.
Helikopterin üzerinde, küreklerin düz kısımlarına benzeyen araçlarla donatılmış bir pervane, onu denge halinde tutan aerodinamik bir kuvvet yaratır. Dikine yukarı havalanabil-mesi için, meydana gelen gücün, helikopterin ağırlığından üstün olması gerekir. Daha sonra pervanenin hızı azaltılarak, gücün, helikopterin ağırlığına eşit hale gelmesi sağlanır. Böylece araç havada olduğu yerde kalır. Pervanenin gereken şekilde öne ya da yanlara eğilmesi, öne ve yanlara doğru uçuşu sağlar. Kuyruktaki pervane ise, aracın kendi etrafında dönmesini önler.
Gemiler su yüzeyinde nasıl durur?
Milattan 250 yıl kadar önce Yunan filozof Arşimet bir gün banyo yapmaktadır. Kocaman bir küveti su ile doldurup, ağır hantal vücudunu suya bırakır. Ve batmaz! Bu onu düşündürür…
Milattan sonra yıl 2001. "Radiance of the Seas" adlı gemi denizde ilk banyosunu yaa, denizlerle buluşur. Bu rüya gemide 2100 yolcuya yer vardır ve tam 38 bin ton ağırlığındadır. Ve bu kadar büyük bir ağırlık bile suda hafifler. Tıpkı ünlü filozof Arşimet'in banyo yaptığı zamanki gibi.
Bu hafiflik oluşum kaldırma kuvveti ile kendisini şöyle açıklar; vücut suya battığında suyun büyük bir bölümünü bastırır. Arşimet kanunu olarak bilinen "suyun kaldırma kuvveti", bu durumu, vücudun bastırdığı kadar suyu kaybettiğini söyleyerek açıklar. Ancak bununla 38.000 ton ağırlığındaki bir geminin nasıl su yüzeyinde kaldığı açıklanamaz elbette.
Arşimet bu konuda düşünmüş ve şöyle bir karara varmıştır; kesin olan ağırlık gücü değildir, tersine hacimdir. Bu durumda da kesin olan yoğunluk olur. Yani bir miktar yoğunluğa sahip olan her vücut suda yüzer. Bu gemiler için de geçerli olduğu için, o çok inanılmaz ağırlıklarına rağmen kurdukları dengeyle su üstünde kalmayı başarırlar.
Fillerin hortumu ne işe yarar?
Filleri hepimiz tanırız. Hepimizin dikkatini çekense o kocaman vücutlarıdır. Ancak filler o iri vücudu ve minnacık başıyla yerlere kadar eğilip besinlerini alamaz.
Tamamen otçul olan fil, besinlerini yerden ve ağaçların yüksek dallarından toplamak için bu hortumdan yararlanır. Kalın ve dıştan iyi korunmuş olmasına rağmen iç kısmı çok hassas olan hortumun ucu ikiye bölünmüş olup bu bölmeler ufak cisimleri tıpkı parmak gibi tutup almaya ve ağzına götürmeye yarar. Böylece hortum file hem kol hem de el vazifesi görür. Bir çoklarının zannettiği gibi fil hortumuyla su içmez. Suyu hortumuyla emip alır ve ağzına püskürterek içer.
Fil, hortumuyla yerdeki ve ağaçlardaki besinlerini aldığı gibi düşmanlarıyla savaştığı vakit de hortumuyla onları yakalayıp yere çalmakta ve kocaman ayaklarıyla ezmektedir. Filin sadece hortumu 400 bin kastan oluşmaktadır; bu da insan vücudundaki bütün kasların 70 katı demektir. Fil kaslarla donatılmış hortumu sayesinde, bir ağacı dozer gibi köklemekten, bir toplu iğneyi toplamaya kadar her işi yapabilir.
Cam nedir, nasıl yapılır?
Cam, beyaz kumu kireçle karıştırıp eriterek elde edilen saydam, kolay kırılan bir maddedir. Renklendirilebilir, biçim verilebilir, yontulup üzerine süsler yapılabilir.
Geçmişte cam ustalarının nefesleriyle şekil vererek yapılan cam eşyalar, günümüzde cam fabrikalarında makinelerle yapılmaktadır. Ülkemizde de cam konusunda yetenekli ustalar bulunmaktadır.
Camın kalitesi, içindeki maddelere göre değişir. Kristal adı verilen berrak ve temiz cam, saf silis, soda veya potaslı bileşiklerle hem parlaklık, hem de dokunulduğu zaman tınlamasını sağlayan kurşun oksidinin karıştırılmasıyla elde edilir.
Rüzgar Nasıl Oluşur?
Rüzgar, hava ısısının belirli yerlerde farklılıklar göstermesi sonucu oluşur. Örneğin odanıza girdiğinizde ufak bir esinti meydana gelir. Çünkü ısı değişir, siz hareket edersiniz. İşte dışarıda da durum buna benzer.
Özellikle göl bölgelerinde rüzgar çok olur. Bu bir tesadüf değildir. Bunun nedeni havanın gün boyunca güneş ışınları sayesinde sudan daha hızlı ısınmasıdır. Yeryüzünde ısınan hava yükselir, bunun peşinden de göldeki senin hava peşinen gelir. Ve böylece farklı hava ısıları yüzünden rüzgar oluşur! Rüzgar denizden veya gölden toprağa doğru esiyorsa bu bir deniz veya göl rüzgarıdır. Eğer tersiyse de buna toprak rüzgarı denilebilir. Ayrıca dağ rüzgarı, vadi rüzgarı ve çok kötü sonuçları olabilen tayfun, tornado ve hurikan gibi rüzgarlar da vardır.
Gözyaşı ne işe yarar?
Gözlerimizdeki gözyaşı bezlerinin salgıladığı, tuzlu bir sıvıdır. Gözyaşı, göz küresinin kendi boşluğu içinde hareket etmesine yardımcı olur. Üzerine konan tozları ve yabancı maddeleri siler. Gözün nemli ve temiz kalmasını sağlar. Gözyaşının fazlası, sürekli olarak solunum sırasında incecik bir kla burnumuza akar. Ağladığımız zaman çok olan salgı, gözümüzden akıp, yanaklarımızdan süzülür.
Eskimolar Nerede Yaşar?
Güneş ve Kuzey Kutbu, dünyanın en soğuk bölgeleridir. Tüm yıl boyunca akar ve buzullarla kaplı olurlar. Bu hava şartları yüzünden de, kutuplarda yaşayan topluluklar yoktur.
Kutuplarda yaşadığını düşündüğümüz Eskimolar ise, aslında Kuzey Kutbu'na oldukça yakın olan Kuzey Alaska'daki Grönland adasında yaşar. Ve oradaki zor koşullara son derece uyum sağlamışlar. Binlerce yıldır da balık, ren geyiği, balina ve fok balığı avlayarak beslenirler.
İlk teleskop ne zaman yapılmıştır?
Merceklerin büyütücü özelliği ilk keşfedenler Araplardır. Ancak mercekleri teleskopta kullanmayı ilk kez İngiltere de Royer Bacan (1214-1292) denedi. Modern teleskopların ilk prototipi ise 2 Ekim 1608 tarihinde Hollanda hükümeti adına Johannes Lippershey tarafından yapıldı.
Yumurtanın taze olduğunu nasıl anlarız?
Yumurtanın tazeliğini anlamak için soğuk suyun içine atmak gerekir. Suyun içinde dipte yatay olarak duran yumurta taze, suyun üzerinde dik olarak duran yumurta ise bayattır.
Foklar hiç üşümez mi?
Televizyondan ve sirklerden tanıdığımız bu sevimli hayvanlar hayatlarının büyük bir kısmını suda geçirirler. Ok iyi birer yüzücü ve dalgıçtırlar. Biz nasıl karada rahat ve mutluysak, onlar da suda ve buzda aynı şekilde rahat ve mutludurlar. Bahar aylarında bile bulundukları yerin sıcaklığı en fazla 5) derecedir. Bizim böyle bir soğukta donmamak için kat kat giyinip, birçok önlemler almamız gerekirken, onlar hiç üşümezler. Çünkü, kürkleri ve vücutlarında depoladıkları yağları üşümelerini önler.
Fok yavruları doğduklarında, bebek yağı denilen bir yağla kaplı olarak doğarlar. Küçücük vücutları bu yağ sayesinde sürekli sıcak kalır. Bu yağ o kadar çoktur ki annesi yavruya yüzme dersi verirken küçük fok adeta can simidi takmış gibi batmadan su üzerinde kalır. Bunun nedeni, yağın sudan daha hafif olmasıdır.
Foklar, yavrusunu doğurduktan sonra ona bir tanışma öpücüğü verir. Bu öpücük sayesinde yavrusunun kokusunu tanır ve onu başka yavrularla hiç karıştırmaz.
Buluşlar nasıl yapılır?
Buluşlar birçok yolla ortaya çıkar. Kimi zaman yalnızca çalışarak,deneme yanılma yöntemiyle, özgün bir fikir, bir gerçeğe dönüştürülür. Kimi zaman da düşünceler mucidin aklına tümüyle rastlantıyla gelirler. İlginç fikirleri olan birçok mucit adayı birçok nedenlerle bu buluşlarına uygulama olanağı bulamazlar. Bunun nedeni zaman ya da para yetersizliği olabilir. Ya da, birtakım gelişmelerin sağlanabilmesi için belirli bir teknik sorunun çözülmesi gerekebilir.
En uzun ağaç nerededir?
Dünyanın en uzun ağaçlarından biri ABD'de ve Kanada'da yetişen Kırmızı Ağaç'tır. En uzun 112 m boylarındadır.
Mobilya yapımında kullanılan bambu ağacı, dünyanın en hızlı büyüyen bitkilerinden biridir. Ortalama uzunluğu 30 m olan Bambu ağacı, bu uzunluğa üç ayda ulaşır. Bu ağaç Hindistan Uzakdoğu ve Çin'de yetişmektedir.
Uzaydan görülebilen duvar hangisidir?
Dünyanın en uzun duvarı Çin Seddi'dir. M.Ö. 246-210 yılları arasında ülkeyi yöneten Chhin Shih Huang'ti tarafından yaptırıldı. Ana duvarın uzunluğu 3460 km'dir. Yan duvarların toplam uzunluğu ise 2860 km'yi bulur. Yüksekliği 4,5 ile 12 m arasında değişir. 16 yüzyıllar onarıldı, 1979 yılında Temmuz ayında baraj yapımı sarısında bir bölümü yıkıldı.
Uzaydan görülebilen tek yapıttır. Türk akınlarından korunmak için yapılmıştır.

http://www.lovepowerman.net/
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası  »  Bunları biliyormuydunuz ?
 »  Bunları biliyormuydunuz ?kl

Forum Ana Sayfası

Forum Yazılımı:   php Kolay Forum (phpKF)  ©  2007 - 2010   phpKF Ekibi

Love Power Man

 RSS Beslemesini Görmek için Tıklayın   RSS Beslemesini Google Sayfama Ekle   RSS Beslemesini Yahoo Sayfama Ekle