phpKF - php Kolay Forum  
Ana Sayfa  |  Yardım  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
Forumunuz Hayırlı olsun yenilendi

Resim Ekleme

Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı
Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun" Uyarınca Gerekli Durumlarda İletişim Sağlanabilmesi İçin Eklenmiştir. Lütfen Gerekli Durumlarda Kullanınız... İbrahim uzun Esatpaşa mah 3.demiryollu 1201.sk no:28 menemen/izmir/Türkiye email :Uzun_70@hotmail.com
Forum Ana Sayfası  »  ATATÜRK
 »  ATATÜRK; ÜN HAYATI

Yeni Başlık  Cevap Yaz
ATATÜRK; ÜN HAYATI           (gösterim sayısı: 1.069)
Yazan Konu içeriği

boşluk

lovepowerman
[lovepowerman]
lovepowerman

Kullanıcı Resmi

Kayıt Tarihi: 13.09.2010
İleti Sayısı: 2.589
Şehir: İzmir
Durum: Forumda Değil

E-Posta Gönder
Web Adresi
Özel ileti Gönder

Konu Tarihi: 18.09.2010- 16:57
Alıntı yaparak cevapla  


Atatürk 1881 yılında Selanikte doğmuştur. Osmanlı devletinde nüfus kayıtları pek sağlam ve düzenli tutulmadığından doğum gününü bilmiyoruz. Atatürk doğum gününü soranlara Samsun’a çıktığı tarihi söyleyerek; neden 19 mayıs olmasın; cevabını vermiştir.
Atatürk’ün annesi zübeyde hanım makedonya teselya fatihlerinden bir ailenin kızıdır. Anadolu’dan gelip selanik’in göl bölgesine yerleşen Hacı sofu ailesinden Feyzullah ağanın kızıdır.
Atatürk’ün babası Ali rıza efendi kırmızı hafız diye anılan öğretmen Ahmet Efendinin oğludur. Yıllarca gümrük evkaf memurluklarında bulunmuştur. Daha sonraları özel hayata atılıp kereste ticareti yapmıştır.
Ali Rıza Efendi o günün ölçülerine göre okumuş olgun bir kişi sayılırdı. Açık fikirliydi. Eşine büyük bir saygı gösterirdi. Babasının annesine karşı gösterdiği saygı ve ince davranışlar oğlu Mustafa’nın üzerinde olumlu etkileri yapmış ve onda kadına karşı sayğı düşüncesinin doğmasını sağlamıştır.
Atatürk pek genç yaşta babasını kaybetmiştir. Ailenin durumunun sarsılması üzerine Zübeyde hanım iki çocuğunu alarak kardeşi Hüseyin ağanın yanına gitmiştir. Ancak zübeyde hanım tarlalarda bekçilik yapan oğlunun tahsilsiz kalmasına razı olmadığından teyzesinin daveti üzerine Selanik’e geri dönmüştür.
1894’de Selanik rüştiyesine giren Mustafa burada tahsilini tamamlama imkanı bulamadı. Müdür yardımcısı ve matematik öğretmeni kaymak hafız çok sert ve haşin bir kişiydi. Kaymak hafızın insafsızca dayak atması genç Mustafa’nın bu okuldan ayrılmasına sebep olmuştur. Bu olay yıllar sonrası büyük Atatürk’ün batıya dönük eğitim ve öğretim reformu yapmasının bir nedenini teşkil edecektir.
Askerlik onu çeken adeta büyüleyen bir meslekti. Kimseye haber vermeyen giriş sınavlarına girdi. Kazandı ve selanik askeri rüştiyesine ( orta okuluna ) yazıldı Mustafa kemalin askerliği severek asker olmasının belki de baş nedeni babası Ali Rıza Efendi’ nin gönüllü taburunu kurarak üsteğmen rütbesi ile vazife yapmış olmasıdır. Belki de doğduğu gün baş ucuna asılan askerliğin sembolü olan babasının hatırası kılıç belki de kahramanlık türkülerinden doğan ninnilerdir.
Şimdi o hayatının gerçek yönünü bulmuştur. Okulda kısa bir sere içinde öğretmenlerinin dikkatini çekmiştir. Arkadaşlarının sevgi ve saygısını kazanmıştır. Genç Mustafa’da herkesi etkileyen bir hal vardı bütün derslerinde başarılı idi. Özellikle matematik dersinde üstün başarı sergiliyordu. Bir gün matematik öğretmeni Üsküp lü Mustafa Efendi Mustafa’ya şöyle seslenmiştir.
Seninde adın Mustafa benimde. Arada bir fark olmalı senin adının sonuna birde Kemal koyalım. Takdir ve teveccüh sonucu, Selanik li genç delikanlının artık bundan sonraki adı Mustafa Kemal’dir.
Mustafa kemal 1895 yılında Selanik Askeri Orta okulunu bitirerek Manastır Askeri idadesine ( Lise ) girdi. Burada bir yandan derslerine çalışıyor, bir yandan da edebiyat ve şiirle uğraşıyordu. Onun son derece güzel ve güçlü ifadesinin bir kaynağı da bu olmalıdır.
1897 yılında yapılan Osmanlı – yunan savaşı 16 yaşındaki genç Mustafa Kemali çok etkilemişti. “Gençlik hayatımın en heyecanlı günlerini yaşadım yaşımın küçük olmasına rağmen bu savaşa girmeyi çok arzulamıştım. Az daha gönüllü müfrezelerin arasına katılıp gidecektim.
Türk – yunan savaşı ve balkanların genel siyası durumu, genç Mustafa Kemal’de geniş yankılar yaratmış, onda babasından intikal eden milliyetçilik ruhunu ve aşkını kamçılamıştır.
1899’da Manastır Askeri lisesini bitiren Mustafa Kemal aynı yıl İstanbul’da harp okuluna girdi. İmparatorluğun baş kentinde Mustafa Kemal şaşırtıcı ve ibret dolu görüntülerle karşılaşıyordu. Kapitilasyonların yarattığı şımarık ve ayrıcalıklı zengin yabancılar Beyoğlu denilen semtte parlak bir hayat sürerken ve kimse onlara karışmazken yurdun gerçek sahibi Türkler baskı rejimi altında yokluk içinde yaşamaya çalışıyorlardı. Bu farklılık onu üzüyor ve düşündürüyordu.
Mustafa Kemal Harp okulu sıralarında özellikle askerlik bilgisini arttırdı. Kendisine verilen bütün zor askeri sorunları kolayca çözümlüyordu. Bir yandan da ülkenin durumunu düşünüyor. Geceler boyu uykusuz kalıp baskı altında ezilen halkın kurtuluşu için neler yapabileceğini düşünüyor. Kendine göre çareler bulmaya çalışıyordu.
1902 de harp okulunu bitiren Mustafa Kemal kurmay sınıfına ayrıldı. Öğrenim gördüğü öteki okullarda olduğu gibi harp akademisinde de üstün zekası olağan üstü yetenekleriyle büyük bir başarı sağladı. Parlak bir öğrenim hayatından sonra kurmay yüzbaşı olarak ordumuzun saflarına katıldı.
2 – Bulunduğu Görevler :
Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal Stajını yapmak için beşinci orduya atandı bu ordunun merkezi Şam da bulunuyordu. Memleketin her yeri gibi suriye de karma karışıktı arap aşiretleri devlet oteritesini tanımıyor dirliği mutluluğu bozan hareket yapıyorlardı mustafa kemal küçük rütbeli bir subay olduğu halde kendini herkese saydırmış bir çok aşireti yola getirmiş komutanların sevgisini kazanmıştı.
Mustafa Kemal bir süre siyasetle uğraşmış “Vatan ve Hürriyet “adlı bir dernek kurarak II. Abdülhamit’e karşı mücadele etmek istemiştir. Bu amaçla gezilere çıktı derneğin şubelerini açtı. Fakat buralar yapmak istediği yenilikler için elverişli yerler değildi. Arap illeriydi. Kendisine destek bulamazdı derneği etkin bir hale getirebilmek ve özgür çalışabilmek için eline geçirdiği izin kağıdından yararlanarak Selanik’e gitti orada arandığını tutuklanması için emir verildiği söylentisini işitince vefaya döndü daha sonra Makedonya ya atandı. Bu sıralarda II. Meşrutiyette ilan edilmişti artık amaca ulaşmış sayılabilirdi. Ordunun daha fazla siyaset içine girmesine gerek yoktu. Ama tarihe 31 mart olayı diye geçen ayaklanma çıktı. Bu ayaklanmaya karşı selanikte bir hareket ordusu kuruldu. Bu ordunun kurmay başkanlığına Mustafa Kemal atandı Ordunun ayaklanmayı nasıl bastıracağına dair bütün planları hazırladı. Hareket ordusu İstanbul önlerine geldi. Önce padişah II. Abdulhamit’i tahttan indirdi daha sonrada isyancılar yakalanarak cezalandırıldı.
31 Mart ayaklanmasının bastırılması ile memlekette demokratik bir hayat başlayabilirdi. Mustafa Kemal artık ordunun görevini bitirdiğini söylüyordu. Vatan ve hürriyet cemiyeti ittihat ve terakki cemiyeti ile birleştirilmişti. O artık siyasetle uğraşmayacaktı. Ordunun çok önemli asıl görevleri vardı. Siyaset sivillere bırakılmalıydı Mustafa Kemal bu düşünce ile ittihatcıların arasına

http://www.lovepowerman.net/
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası  »  ATATÜRK
 »  ATATÜRK; ÜN HAYATI

Forum Ana Sayfası

Forum Yazılımı:   php Kolay Forum (phpKF)  ©  2007 - 2010   phpKF Ekibi

Love Power Man

 RSS Beslemesini Görmek için Tıklayın   RSS Beslemesini Google Sayfama Ekle   RSS Beslemesini Yahoo Sayfama Ekle