lovepowerman
[lovepowerman]
lovepowerman
Kayıt Tarihi: 13.09.2010
İleti Sayısı: 2.590
Şehir: İzmir
Durum: Forumda Değil
E-Posta Gönder
Web Adresi
Özel ileti Gönder
|
Konu Tarihi: 13.03.2011- 21:52
Buhariden secmeler
Fasil:TECRÎD`İN METNİ
Konu:Hicret;Niyet
Ravi:Ömer b. el-Hattâb
Hadis:
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`den işittim, buyuruyordu ki: Ameller (in kıymeti) ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur. Artık nâil olacağı bir dünyâ veya nikâh edeceği bir kadından dolayı hicret etmiş kimse varsa hicreti (Allâh`ın ve Resûlünün rızâsına değil), sebeb-i hicreti olan şeye müntehîdir.
HadisNo:1
Fasil:TECRÎD`İN METNİ
Konu:Vahyin geliş şekilleri
Ravi:Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Hadis:
Şöyle demiştir: Hâris b. Hişâm radiya`llâhu anh Resûlu`llâh salla`llâhu aleyi ve sellem`den: "Yâ Resûllâ`llâh, sana vahiy nasıl gelir?" diye sordu. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Ahyânen bana çıngırak sesi gibi gelir ki bana en ağır geleni de budur. Benden o hâl zâil olur olmaz (Meleğin) bana söylediğini iyice bellemiş olurum. Ahdânen Melek bana bir insan olarak temessül eder. Benimle konuşur. Ben de söylediğini iyice bellerim. -Âişe radiya`llâhu anhâ der ki: Resûl`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i soğuğu pek şiddetli bir günde kendisine vahiy nâzil olurken görmüşlüğüm vardır. (İşte öyle soğuk bir günde bile) kendisinden o hâl geçtiği vakitde şakaklarından şapır şapır ter akardı.
HadisNo:2
Fasil:TECRÎD`İN METNİ
Konu:Fetret-i vahy;İlk vahyin gelişi
Ravi:Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Hadis:
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh sâlla`llâhu aleyhi ve sellem`in ilk vahiy başlangıcı uykuda rü`yâ-yı saliha (yani sıdıka) görmekle olmuştur. Hiçbir rü`yâ görmezdi ki sabah aydınlığı gibi vâzıh ve âşikâr zuhûr etmesin. Ondan sonra kalbine yalnızlık muhabbeti ilkâ olundu. Artık (Cebel-i) Hırâ`daki ğâr içinde halvet-güzîn olup orada ehlinin nezdine gelinceye kadar adedi muayyen günlerde tahannüs -ki teabbüd demektir.- eder ve yine azıklanıp giderdi. Sonra yine Hadîce nezdine avdet edip bir o kadar zaman için yine azık tedârik ederdi. Nihâyet Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e birgün Ğâr-ı Hırâ`da bulunduğu sırada (emr-i) Hak (yâni vahiy) geldi. Şöyle ki Ona Melek gelip ... yâni "Oku" dedi. O da "Ben okumak bilmem." cevâbını verdi. Zât-ı Akdesi Risâlet-Penâhî buyurur ki o zaman Melek beni alıp tâkatim kesilinceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp yine # dedi. Ben de ona "Okumak bilmem." dedim. Yine beni alıp ikinci def`a tâkatim kesilinceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp yine # dedi. Ben de "Okumak bilmem." dedim. Nihâyet beni yine alıp üçüncü def`a sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp ... dedi. Bunun üzerine Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (kendisine vahyolunan) bu âyât-ı kerîmeyi bi`t-telâkkî (korkudan) yüreği titreyerek döndü ve Hadîce binti Huveylid`in nezdine girerek "Beni sarıp örtünüz, beni sarıp örtünüz." dedi. Korkusu zâil oluncaya kadar vücûd-i mübârekini sarıp örttüler. Ondan sonra (Hazret-i Resûl salla`llâhu aleyhi ve sellem) vukû-ı hâli Hadîce`ye naklederek "Kendimden korktum." dedi. Hadîce radiya`llâhu anhâ: "Öyle deme, Allâh`a kasem ederim ki Allâhu (Zü`l-Celâl) hiç bir vakit seni utandırmaz (mahzûn etmez). Çünkü sen akrabâna bakarsın, işini görmekten âciz olanların ağırlığını yüklenirsin, fakîre verir, kimsenin kazandıramayacağını kazandırırsın, misâfiri ağırlarsın, Hak yolunda zuhûr eden havâdis ve mühimmâtda (halka) yardım edersin." Bundan sonra Hadîce (radiya`llâhu anhâ) Hazret-i Resûl-i Ekrem`i (salla`llâhu aleyhi ve sellem) birlikte alıp ammizâdesi Veraka b. Nevfel b. Esed b. Abdü`l-Uzzâ`ya götürdü. Bu zât, zamân-ı Câhiliyyette dîn-i Nasrâniyyete dâhil olmuş bir kimse olup İbrânîce yazı bilir ve İncil`den meşiyyet-i İlâhiyye taallûk ettiği mikdârda öteberi yazardı. Veraka gözlerine amâ târî olmuş bir pîr-i fânî idi. Hadîce radiya`llâhu anhâ Veraka`ya: "Amûcam-oğlu, dinle de bak, kardeşinin oğlu ne söylüyor." dedi. Veraka: "Ne var kardeşimin oğlu?" diye sorunca Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem gördüğü şeyleri kendisine ihbâr etti. Bunun üzerine Veraka dedi ki "Bu gördüğünü, Allâhu Teâlâ`nın Mûsâ (salla`llâhu aleyhi ve sellem) ya tenzîl ettiği Nâmûs (-ı Ekber)dır. (Yâni Sâhib-i Sırr-ı Vahiydir.) Âh keşki senin da`vet günlerinde genç olaydım. Kavmin seni çıkaracakları zaman keşki ber-hayât olsam!". Bunun üzerine Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem: "Onlar beni çıkaracaklar mı ki?" diye sordu. O da: "Evet. (zîrâ) Senin gibi bir şey getirmiş (yâni vahiy tebliğ etmiş) bir kimse yoktur ki düşmanlığa uğramasın. Şâyed senin da`vet günlerine yetişirsem sana son derecede yardım ederim." cevâbını verdi. Ondan sonra çok geçmedi. Veraka vefât etti. (Ve o esnâda) Fetret-i vahiy vukû` buldu (yâni bir müddet için vahiy inkıtâa uğradı.)
HadisNo:3
Fasil:TECRÎD`İN METNİ
Konu:Fetret-i vahy
Ravi:Câbir b. Abdullâh
Hadis:
(O da hadîs-i sâbıkı rivâyet edip) şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem fetret-i vahiyden bahsederken söz arasında buyurdu ki: "Ben (bir gün) yürürken birdenbire gökyüzü tarafından bir ses işitttim. Başımı kaldırdım. Bir de baktım ki Hırâ`da bana gelen Melek (yâni Cibrîl aleyhi`s-selâm) semâ ile arz arasında bir kürsî üzerinde oturmuş. Pek ziyâde korktum. (Evime) dönüp: beni örtün, beni örtün, dedim. Bunun üzerine Allâhu Teâlâ Hazretlerinin ... Âyât-ı Kerîmesini inzâl etti. Artık vahiy kızıştı da ardı arası kesilmedi.
HadisNo:4
Fasil:TECRÎD`İN METNİ
Konu:Acele etmek;Cebrâil (A.S)`ın Hz. Peyganber`e Kun`ân-ı Kerîm öğretmesi;Hadiste teselsül;Hz. Peygamber`in mektupları
Ravi:Abdullâh b. Abbâs
Hadis:
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem tenzîl olunan Âyât-ı Kerîme (nin zabtı yüzün)den güçlük çekerler ve bundan dolayı çok kereler mübârek dudaklarını kımıldatırlardı. Bunu söylerken İbn-i Abbâs radiya`llâhu anhümâ: "İşte bak Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem dudaklarını nasıl kımıldatıyor idiyse ben de (sana) öylece kımıldatıyorum." da demiş. Bunun üzerine Allâhu Teâlâ Hazretleri ona ... Âyât-ı Kerîme`sini inzâl eyledi. ... Kur`ânı senin sadrında cem` edip Onu okuyabilmen bize âitdir.", ... "Kur`ân`ı (lisân-ı Cibrîl ile) sana okuduğumuzda Onu dinle ve (sükût ederek) Ona kulak ver.", ... "Ondan sonra da Onu (dürüst) okumanı biz tekeffül ederiz." demektir. İşte bundan sonra Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e ne zaman Cibrîl (aleyhi`s-selâm) nâzil olursa sükût buyurup onu dinlerlerdi. Cibrîl (aleyhi`s-selâm) gidince getirmiş olduğu Âyât-ı Kerîme`yi o nasıl tilâvet etmiş idiyse Nebîy- (yi Muhterem) salla`llâhu aleyhi ve sellem de öylece tilâvet ederdi.
HadisNo:5
Fasil:TECRÎD`İN METNİ
Konu:Cebrâil (A.S)`ın Hz. Peyganber`e Kun`ân-ı Kerîm öğretmesi;Hz. Peygamber`in cömertliği
Ravi:Abdullâh b. Abbâs
Hadis:
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem halkın en cömerdi idi. En cömerd olduğu zamân da Ramazan`da idi ki (bu ây) Cibrîl aleyhi`s-selâm kendisine çokca mülâkî olduğu zaman idi. Cibrîl (aleyhi`s-selâm) Ramazanın her gecesinde Zât-ı Şerîf`lerine mülâki olur, kendisiyle Kur`ân-ı Kerîm`i müdârese ve müzâkere ederdi. İşte bundan dolayı Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem (ibzâl-i) hayrda (esmesi) mâniaya uğramayan (mübârek) rüzgârdan daha cömerd idi.
HadisNo:6
Fasil:TECRÎD`İN METNİ
Konu:Besmele;Hz. Peygamber`in Peygamberlikten önceki vasıfları;Hz. Peygamber`in tebliğleri
Ravi:Abdullâh b. Abbâs
Hadis:
Şöyle demiştir: Ebû Süfyân b. Harb bana haber verdi ki gerek kendisiyle, gerek küffâr-ı Kureyş ile Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (Hudeybiyye sulhiyle) akdeylediği mütâreke müddeti içinde ticâreti için Şam`a giden bir Kureyş kâfilesi içinde bulunduğu sırada (Kayser-i Rûm) Hirakl tarafından da`vet olunmuş. Ebû Süfyân ile rüfekâsı Hirakl`in nezdine gelmişler. (O zaman) Hirakl ile etbâı, İlyâ (yâni Beytü`l-Makdis) de imiş. Uzemâ-yı Rûm, yanında iken Kayser bunları meclisine çağırmış. Huzûruna celb ve tercümânın gelmesini emretmiş. Tercümân: "Peygamberim diyen bu zâta neseben en yakın olan hanginizdir?" diye sormuş. -Ebû Süfyân der ki "Neseben en yakınları benim." dedim. Bunun üzerine Hirakl: "Onu bana yakın getiriniz. Arkadaşlarını da yakına getiriniz. Lâkin arkasında dursunlar." dedi. Ondan sonra tercümânına dönüp dedi ki bunlara söyle, ben bu zât hakkında bu adamdan (bâzı şeyler soracağım. Bana yalan söylerse tekzîb etsinler. -Ebû Süfyân der ki "Va`llâhi arkadaşlarım yalanımı ötede beride söylerler diye utanmasaydım onun (yâni Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem) hakkında yalan uydururdum."- Ondan sonra bana ilk sorduğu şu oldu: "Sizin içinizde nesebi nasıldır?" "Onun içimizde nesebi pek büyüktür." dedim. "Sizden bu sözü, ondan evvel söylemiş (yâni ondan evvel da`vây-ı nübüvvet etmiş) hiç kimse var mıydı?" dedi. "Yoktu." dedim. "Âbâ ve ecdâdı içinde hiçbir melik gelmiş midir?" dedi. "Hayır." dedim. "Ona tâbi` olanlar halkın eşrâfı mı, yoksa zuafâsı mıdır?" dedi. "Halkın (eşrâfı değil) zuafâsıdır." dedim. "Ona tâbi` olanlar artıyor mu, yoksa eksiliyor mu?" dedi. "Artıyorlar. (eksilmiyorlar)" dedim. İçlerinde onun dînine girdikten sonra beğenmemezlikten dolayı irtidâd eden var mıdır?" dedi. "Yoktur." dedim. "Şu dediğini demezden (yâni da`vetden) evvel hiç yalan ile ittihâm ettiğiniz var mıydı?" dedi. "Hayır." dedim. "Hiç gadreder mi?" (yâni nakz-ı ahd eder mi?)" dedi. "Hayır gadretmez, ancak biz şimdi onunla bir müddete kadar mütâreke hâlindeyiz. Bu müddet içinde ne yapacağını bilmiyoruz" dedim. Ebû Süfyân der ki bana (kendiliğimden) bir şey katmağa imkân verecek bu sözden başkasını bulamadım. "Onunla hiç mukâtele ettiniz mi?" dedi. "Evet ettik." dedim. "Onunla mukâtelâtınız (ın netâyici) nasıldır?" dedi. "Aramızda (tâli-i) harb nöbet iledir. Kâh o bizi izrâr eder, kâh biz onu izrâr ederiz." dedim. "Peki, size ne emrediyor?" dedi. "Bize yalnız Allâh`a ibâdet ediniz, hiçbir şeyi O`na şerîk etmeyiniz. Dedelerinizin ibâdet ettiğini terkediniz diyor. Bize namazı, (sadakayı, yâni zekâtı), sıdk ve afâfı, sıla-i rahmi emrediyor." dedim. Bunun üzerine tercümâna dedi ki ona söyle, nesebini sordum. İçinizde âlî neseb olduğunu beyân etsin. Peygamberler de (zâten) böyle kavimlerinin (Ashâb-ı) nesebi içinden ba`s olunur. İçinizden bu sözü ondan evvel söylemiş hiçbir kimse varmıydı? diye sordum. Hayır dedin. Ondan evvel bu sözü söylemiş bir kimse olaydı bu da kendisinden evvel söylenmiş bir söze peyrev ol(mak iste)muş bir kimsedir diyebilirdim diye düşünüyorum. Âbâ ve ecdâdı içinde hiç bir melik gelmiş midir? diye sordum. Hayır dedin. Âbâ ve ecdâdından bir melik olaydı bu da babasının mülkünü istirdâda çalışır bir kimsedir diye hükmederdim diyorum.
HadisNo:7
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:İslâm esasları;Oruç;Zekât
Ravi:Abdullâh b. Ömer
Hadis:
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: İslâm beş şey üzerine binâ olunmuştur: Allâh`dan başka ilâl olmadığına ve Muhammed`in (salla`llâhu aleyhi ve sellem) Allâh`ın Resûlü olduğuna Şahâdet etmek, Namaz kılmak, Zekât vermek, Haccetmek, Ramazan orucunu tutmak.
HadisNo:8
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:Hayâ
Ravi:Ebû Hüreyre
Hadis:Şöyle demiştir: Nebiyy-i Muhterem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Îmân altmış bu kadar şu`bedir. Hayâ da îmânın bir şu`besidir.
HadisNo:9
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:Gerçek müslüman;Muhâcir
Ravi:Abdullâh b. Amr b. Âs
Hadis:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Muhterem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Müslüman, dilinden, elinden müslümanlar selâmette kalan kimsedir. Muhâcir de Allâh`ın nehyettiğini terkedendir.
HadisNo:10
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:Gerçek müslüman
Ravi:Ebû Mûsâ el-Eş`arî
Hadis:
Şöyle demiştir: "Yâ Resûlâ`llâh, müslümanların hangisi efdaldir?" diye suâl ettiler. "Müslümanlar; dilinden elinden selâmette kalandır." cevâbını verdiler.
HadisNo:11
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:Gerçek müslüman;Selâmlaşmak;Yoksulları doyurmak
Ravi:Abdullâh b. Amr b. Âs
Hadis:
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e biri: "İslâm`ın en hayırlısı hangisidir?" diye sordu. "İt`âm-ı taâm etmen ve tanıdığına, tanımadığına selâm vermendir." cevâbını verdiler.
HadisNo:12
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:İlk vahyin gelişi;Kendi istediğini başkaları için de istemek
Ravi:Enes b. Mâlik
Hadis:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Muhterem salla`llâhu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdu ki: Hiç biriniz, kendiniz için arzu ettiğiniz kardeşiniz için de arzu etmedikce îmân etmiş olmaz.
HadisNo:13
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:Hz. Peygamber`i sevmek
Ravi:Ebû Hüreyre
Hadis:
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Nefsim yed-i kudretinde olan Allâhu Zü`l-Celâl`e kasem ederim ki hiç biriniz ben ona pederinden de, evlâdından da daha sevgili olmadıkca îmân etmiş olmaz.
HadisNo:14
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:Hz. Peygamber`i sevmek
Ravi:Enes b. Mâlik
Hadis:
Enes radiya`llâhu anh`den de bâlâdaki hadîs-i şerîf rivâyet edilmiş olup şu kadar ki sonunda "Pederinden, evlâdından ve bütün halkdan daha sevgili" ziyâdesi vardır.
HadisNo:15
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:Allah için sevmek;Allah sevgisi;Hz. Peygamber`i sevmek;Küfre dönmemek
Ravi:Enes b. Mâlik
Hadis:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Mükerrem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Kimde üç şey bulunursa halâvet-i îmânı tatmış olur. Allâh ile Resûlu`llâh kendisine mâadâlarından daha sevgili olmak; bir kimseyi sevmek, fakat yalnız Allâh için sevmek; (Allâh, onu küfürden kurtardıktan sonra) yine küfre dönmekten ateşe atılacakmışcasına hoşlanmamak.
HadisNo:16
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:Ensârı sevmek
Ravi:Enes b. Mâlik
Hadis:
Şöyle demiştir: Nebiyy-i Mükerrem salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: (Kâmil) îmânın alâmeti Ensâr`a mehabbet, nifâkın alâmeti de Ensâr`a buğzetmektir.
HadisNo:17
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:Allâh`a şirk koşmamak;Bî`at;Çocukları diri diri gömmek;Hırsızlık;İftira etmek;İsyan;Zinâ
Ravi:Ubâde b. es-Sâmit
Hadis:
(Akabe-i ûlâ gecesinde bîat eden ve on iki nakîbin biri bulunan) Ubâde b. es-Sâmit (el-Ensârî el-Bedrî) radiya`llâhu anh`den: Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem, etrâfında Ashâbından bir cemâat mevcûd olduğu halde buyurdu ki: "Allâh`a (ibâdette) hiçbir şeyi şerîk etmemek, sirkat etmemek, zinâ eylememek, evlâdınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla (kimseyi) büthân etmemek, hiçbir (emr-i) ma`rûfda isyân etmemek üzere bana bîat ediniz (yâni benimle ahdediniz.) İçinizden sözünde duran olursa ecri (ve mükâfâtı) Allâh`ın zimmet-i fazl u keremindedir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda düçâr-ı ıkâb olursa bu ıkâb ona keffârettir. Bunlardan birini yapıp da yaptığı fi`li Allâhu Teâlâ setrederse işi Allâh`a kalır: İsterse onu afv, dilerse onu ıkâb eder." Biz de bu şart üzere ona (yâni Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`e) bîat ettik.
HadisNo:18
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:Fitneden kaçmak
Ravi:Ebû Saîd-i Hudrî
Hadis:
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Çok sürmez (öyle fenâlıklar tahaddüs edecek ki) bir Müslümanın en hayırlı malı -kendi dînini fitnelerden selâmete çıkarmak için- dağ başlarında gezdirip (birikmiş) yağmur suyu başlarında güttüğü davarlar (dan ibâret) olacaktır.
HadisNo:19
Fasil:KİTÂBÜ`L-ÎMÂN
Konu:Rüyâ
Ravi:Ebû Saîd-i Hudrî
Hadis:
Şöyle demiştir: Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Uyuduğum esnâda gördüm ki halk bana arzolunuyordu. Üstlerinde gömlekler vardı. Bu gömleklerin kimi memelere varıyor, kimi daha kısa idi. Ömer b. el-Hattâb da bana arzolundu. Üstünde (eteklerini yerde) sürüdüğü bir gömlek vardı. "Yâ Resûlâ`llâh, bunu ne ile te`vîl (yâni ta`bîr) ettin?" diye sordular. "Dîn ile." cevâbını verdi.
HadisNo:22
kaynak:http://hadis.ihya.org/buhari.php sen alınmıştır
|