phpKF - php Kolay Forum  
Ana Sayfa  |  Yardım  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
Forumunuz Hayırlı olsun yenilendi

Resim Ekleme

Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı
Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun" Uyarınca Gerekli Durumlarda İletişim Sağlanabilmesi İçin Eklenmiştir. Lütfen Gerekli Durumlarda Kullanınız... İbrahim uzun Esatpaşa mah 3.demiryollu 1201.sk no:28 menemen/izmir/Türkiye email :Uzun_70@hotmail.com
Forum Ana Sayfası  »  Fıkıh
 »  İbadetler neyin karşılıgıdır

Yeni Başlık  Cevap Yaz
İbadetler neyin karşılıgıdır           (gösterim sayısı: 1.014)
Yazan Konu içeriği

boşluk

lovepowerman
[lovepowerman]
lovepowerman

Kullanıcı Resmi

Kayıt Tarihi: 13.09.2010
İleti Sayısı: 2.589
Şehir: İzmir
Durum: Forumda Değil

E-Posta Gönder
Web Adresi
Özel ileti Gönder

Konu Tarihi: 15.03.2011- 21:40
Alıntı yaparak cevapla  


İçinde yaşadığımız cemiyetin gidişatına bakıyor, etraftaki insanların tavır ve hareketlerine nazar ediyor, sonra iç alemine dönerek kendi kendine huzur duyuyor, şükürler ediyor ve diyordu ki:
- Ya Rab, insanların şu akıl almaz, fikir kabul etmez gaflet ve sefahatlerine beni düşürmedin, ölümü hatırlamaz, ahireti düşünmez hale koymadın. Hamd ve şükürler olsun ki, ibadetlerimi yapıyor, dini mükellefiyetlerimi yerine getirmeye gayret ediyorum. Sana ne kadar minnet duysam, şükretsem azdır…
Böylece huzur ve sevinç duyguları içinde yaşıyor, hamd ve şükür hisleri içinde ömrünü devam ettiriyordu.
Ne var ki, bu his ve duygular onda bir ara ifrata kaçar gibi oldu. Çevresindeki insanların dini, imanı hatırlamayışları onda yeni duygular canlandırdı. Yine düşünüyor ve diyor ki:
- Ya Rab, ben şu başı boş insanlar gibi değilim. Vazifemi ifa ediyor, dini mükellefiyetimi yerine getiriyorum. Beni cennetine koyacak, Cennetinle, cemalinle müşerref kılacaksın. Zira birçok kimse Sana ibadet edip, kulluk mükellefiyetini yerine getirmiyor, ama ben getiriyorum. Öyle ise Cennete girmeye hak kazandım…
Bu düşünceler içinde devam ettiği toplantılarda okunan bir kitapta şu manadaki cümleleri dikkatle dinledi:
- İbadetler gelecek nimetlerin alacağı değildir. Belki geçmiş nimetlerin borcudur. Kulluk mükellefiyetini ifa edenler, ancak harcadıkları geçmiş nimetlerin borcunu ödemeye çalışmış olurlar !
Bu hüküm onu şüpheye düşürdü. Halbuki o , yaptığı kulluk vazifesiyle Cennet’e hak kazandığını düşünüyor, Cennet’in amelinin karşılığı olarak verileceğini sanıyordu.
Şimdiyse, ameli, Cennet’in değil sadece sahip olduğu geçmiş nimetlerin mukabili oluyor, harcadığı nimetlere belki de mukabil bile gelmiyordu.
Düşünmeye devam etti.
Bir gün camiye gitmiş, vaazı dinlemeye başlamıştı. Hoca efendi bir ara, insanların sahip oldukları nimetleri kısaca sayarken şöyle konuştu:
- Ey insan ! Sen neden kısır düşünüyorsun ? Bak, sen bir fare olarak yaratılabilirdin. Pislik yuvarlayan böcek olarak kalabilirdin. Küllükte bir kedi, sokakta bir kelb olarak dolaşabilirdin. Yük taşıyan bir binek, hatta göçebelerin elinde oynatılan bir başka varlık da olabilirdin. Bütün bu kötü ihtimallerden hiçbirine geçmedin. Cenab-ı Hak seni bunların hepsinin de en güzeli, en şuurlusu ve mükemmeli olan insan olarak yarattı. İnsanlık nimetini ihsan etti.
Eğer düşünsen, yaptığın bunca ibadet ve kulluk vazifelerinin bütünü, bu insanlık nimetlerine mukabil gelmez. Nerede kaldı ki, bunlardan gaflet edip de Cennet’e hak kazanacaksın. Olsa olsa bu ibadetlerle senden razı olan Allah’ın fazlı, ihsanı olur Cennet … Yoksa amelinin verdiği bir hak değil…
Camiden çıkıp düşünerek yürürken şiddetli bir diş ağrısı başladı. Hem öyle ilerledi ki, kısa zamanda dünyayı ters görür gibi oldu. Ne uyku, ne de durup dinlenmek mümkün. Bir dişçiye gitti. Ârif bir zat olan dişçi ona şu teklifi yaptı:
- Bu diş ağrısından kurtulmanın tek çaresi vardır. O da ibadetinin sevabını bana bağışlamandır. Şayet yaptığın ibadetlerin sevabını bana verirsen diş ağrısından kurtarırım seni… Yoksa çekeceksin…
İtiraz etmek istedi. Ama ağrının şiddeti, başka diş doktorunun yokluğu, Onun ümidini iyice kırdı. Dünya başına yıkılıyor gibiydi.
- Aman doktor, sen dişimin ağrısını kes de ne istersen al. Daha fazla dayanamayacağım.
Doktor o zaman şu karşılığı verdi:
- Ey kendindeki sayısız nimetlerin karşılığını anlamaktan âciz insan! Bunca ibadetlerinin sevabını tek bir diş sıhhati için feda ettiğine göre, düşün şimdi, diğer dişlerinin sıhhati için ne kadar ibadet yapman gerek? Senin bütün ibadetlerin, sadece tek dişindeki sıhhat nimetine bile kâfi gelmeyecek, nerede kaldı ki, koskoca bir ebedî Cennet’e hak kazandırsın?..
Saf, fakat bilgisiz müminin aklı başına gelmiş, itiraf etmeye başlamıştı. Kararını verdi:
- Kabûl ediyorum artık. Benim bütün ibadetlerim, sadece Allah’ın bana ihsan ettiği geçmiş sayısız nimetlerinin borcudur. Gelecek nimetlere mukabil bir hizmetim yoktur ki, Cennet’e hak kazanmış olayım. Şu kadar var ki, geçmiş nimetlere karşı vazifelerini ifa ederek mukabele eden müminden razı olan Rabbimiz, ona Cennet’ini de ihsan eder. Ama bu, kulun amelinin karşılığı olmaz da, Rabbimizin fazl ve ihsanının neticesi olur; karşılıksız hibe mahiyetini alır.
İşte bunun için şöyle inanılır:
- Cehennem ceza-yı ameldir. Ama Cennet fazl-ı İlahi iledir.
_________________
İSMAİL

http://www.lovepowerman.net/
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası  »  Fıkıh
 »  İbadetler neyin karşılıgıdır

Forum Ana Sayfası

Forum Yazılımı:   php Kolay Forum (phpKF)  ©  2007 - 2010   phpKF Ekibi

Love Power Man

 RSS Beslemesini Görmek için Tıklayın   RSS Beslemesini Google Sayfama Ekle   RSS Beslemesini Yahoo Sayfama Ekle