admin
[lovepowerman]
Site Kurucusu
Kayıt Tarihi: 08.09.2010
İleti Sayısı: 226
Şehir: İzmir
Durum: Forumda Değil
E-Posta Gönder
Web Adresi
Özel ileti Gönder
|
Konu Tarihi: 30.05.2011- 21:12
HIRSIZ
Büyük din bilginlerinden Mâlik bin Dinâr’ın evine, bir gece hırsız girdi. Sağa bakar, sola bakar, köşe bucak her yanı yoklar, ama evde çalacak bir şey bulamaz.
Evden savuşup gitmeyi düşünür. Ev sahibi Mâlik, onun bütün hareketlerini izlemiştir. Hırsız kapıdan çıkarken, ardından seslenir: “Ziyaretçi kardeşim, nedir bu acelen?”
Hırsız bu sesleniş karşısında şaşırır, ürperir. Ancak Malik’in ses tonundaki yumuşaklık ve okşayıcılık, onun korkusunu giderir.
Mâlik bin Dinâr: “Kusura bakma! Bizden bir dünyalık edinemedin, âhiretin için bir şey kazanmak ister misin?” diye sorar hırsıza.
Hırsız, gizemli bir hava içinde hisseder kendini. İlk defa birisi ona suçlu muamelesi yapmamakta, insan yerine koymaktadır. Bu duygular içinde: “İsterim elbette,” der.
Mâlik, şefkatle seslenir: “Öyle ise, korkma, beni kendine dost bil. Şu su ile abdest al da, iki rekat namaz kıl şuracıkta!..”
Hırsız, derhal abdest alır, iki rekat namaz kılar. Bunun üzerine Mâlik: “Dostum! Sabaha kadar burada kal, hiçbir endişe duyman gerekmez,” der.
Hırsız da sabaha kadar o evde kalır. Sabah olunca, Mâlik ile hırsız, sabah namazını cemaat ile kılmak üzere mescide giderler.
Mâlik’i yanında biri ile birlikte görenler: “Efendi hazretleri, bu yanınızdaki adam kimdir? Daha önce hiç buralarda görmedik,” diye sorarlar.
Mâlik: “O bizi çalmaya gelmişti, ama biz onu çaldık ve şimdi de dost ve kardeş olduk,” cevabını verir.
|