BEBEK VE ÇOCUKLARDA BuYuMEYİ ETKİLEYEN RİSKLER
Çocuklar surekli bir buyume içindedirler. Dogumdan başlayarak ergenligin sonuna dek her ay agırlık, boy ve baş çevrelerinde belirli bir artma olur. Buyumenin surdurulmesi saglıklı bir yaşamın koşulu oldugu gibi göstergesidir de. Buyumenin hızı çocugun yaşına, cinsiyetine, genetik özelliklerine göre degişir ve yaşadıgı çevrenin fiziksel,toplumsal ve duygusal özelliklerinden etkilenir. Buyumenin normal olup olmadıgına karar verebilmek için bu özellikler dikkate alınarak geliştirilmiş buyume egrilerinden yararlanılır. Bu egriler çocugun yaşıtlarına göre durumunu degerlendirmeyi saglarlar. Çocukların çogu 50. persentil egrisine uyan bir buyume öruntusu gösterirler ve iki farklı ölçumden ikincisi birinci ölçumden yuksektir.
Hekimler ve diger saglık çalışanları dogumdan başlayarak buyumenin izlenmesinde görev ve sorumluluk alırlar. Bu izlemi yapabilmek için buyumenin normal öruntusu bilinmelidir. Eger saglam çocuk izlemeleri sırasında bir çocugun boy ya da agırlık ölçumu 5. persentil’in altında, beklenen degerin % 80’inden az ya da hangi persentilde olursa olsun iki ölçum arasında artma yok hatta duşme varsa buyumenin iyi gitmediginden kuşkulanılmalıdır
Buyumeyi etkileyen riskler organik ya da psikososyal olabilirler. Dogum öncesi dönemden başlayarak çocukluk yıllarının her hangi bir döneminde etkili olabilirler. Buyumek için çocugun gereksinimi olan besinlerin alınmasında, emiliminde ya da kullanımında bir yetersizlige yol açabilecekleri gibi, kaybın artması ya da enerji gereksiniminin artması yoluyla buyumeyi etkileyebilirler. Besinlerin yetersiz alımına yol açan riskler arasında; yoksulluk nedeniyle yiyecek bulamama, ailenin egitimsizligi nedeniyle uygun besleyememe, anne çocuk ilişkilerinde bozukluk, uygun olmayan besinlerle beslemeye çalışma, besin allerjileri, ihmal, adenoid hipertrofisi, yarık damak ya da diş bozuklukları gibi mekanik sorunlar, emme ve yutmayı guçleştiren nörolojik hastalıklar, kardiyo pulmoner, endokrin ya da genetik hastalıklar, demir ve çinko eksikligi, kronik intoksikasyonlar, iştahı kesen kronik enfeksiyonlar sayılabilir. Alınan besinlerin kullanılamadan kaybına yol açan riskler arasında ise gastro özofageal reflu, kronik ishaller, malabsorbsiyon sendromları, uriner enfeksiyonlar, metabolik hastalıklar gibi kusmanın sık göruldugu kronik hastalıklar, zorla beslemeye çalışma gibi nedenler yer alır. Hipertiroidizm, serebral palsi, malign hastalıklar, kronik sistemik hastalıklar ve enfeksiyonlar, solunum yetmezligi ile giden hastalıklar, dogumsal ve kazanılmış kalp hastalıkları gibi nedenler de kalori gereksinimini arttırdıklarından buyumeyi geriletebilirler. Oldukça uzun bir liste oluşturmalarına karşın organik nedenlerin buyume geriligindeki rolleri sınırlıdır. Erken farkedildiklerinde aileyi destekleyerek önlenebilecek duygusal ve sosyal nedenler çocugun buyumesinde daha önemli bir yer alırlar.
Buyumedeki bir gecikme erken tanınırsa tedavisi daha kolay ve ucuz olur. Tanıda ne kadar geç kalınırsa çocugun buyume potansiyelini yeniden kazanması o kadar zordur. En iyisi de buyumeyi etkileyen risk faktörlerini bilmek, gebelerin izlenmesi döneminden başlayarak saglam çocuk izlemleri boyunca bu risklerin olup olmadıgını degerlendirmek, varsa herhangi bir gecikme ortaya çıkmadan önce olabildigince bu risk faktörlerini ortadan kaldırmak ya da çocugu olumsuz etkilemesini önlemektir.
Yoksul ailelerin bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmalarına, aile içi ya da toplumsal ekonomik desteklere ulaşabilmelerine, anne sutu ile yogun ve yeterli sure beslemelerine, kendi urettikleri yiyecekler varsa etkin kullanabilmelerine, kısıtlı olanaklarını uygun besinler için harcamalarına yardımcı olmak gerekir.
Anne, babanın ve çocugun bakımına yardım eden diger kişilerin bebek beslenmesi konusundaki egitimlerine gebelik döneminde başlanmalı, anne sutunun önemi, emzirmenin surdurulmesi, emzirme sırasında ortaya çıkabilecek sorunlarla başetme konularında bilgi verilmelidir. Ek besinlerin başlanma döneminde ailenin olanakları da göz önune alınarak hangi besinlerin nasıl bir teknikle hazırlanarak, hangi yöntemle ne sıklıkla verilecegi, çocugun hoşuna giden besinin nasıl hazırlanacagı, ögretilmelidir. Besleyici degeri olmayan, gereksiz ekonomik yuk getiren besinlerin kullanılmaması saglanmalıdır.
Anne, baba ve tum aile ile bebek arasında iyi ilişkiler kurulmuş olması bebegin besin alımını olumlu etkiler.Annenin dogum sonu depresyonu, aile geçimsizlikleri, kalabalık ev halkı ya da çok sayıda çocuk nedeniyle bebekle ilginin yetersiz olması gibi nedenler ise alımı azaltabilirler. Bu gibi ailesel özellikler degerlendirilerek, gerekirse sosyal hizmet kurumlarından da yararlanılarak hatta bebek dogmadan önce başlayıp aile destegi verilmelidir. Bazen yalnızca bebegin giderek buyume hızının duşecegi bu nedenle daha az yiyebilecegi ya da bir yaşından sonra karşı çıkma davranışının artacagı gibi basit bilgiler verilmedigi için aileler ısrarla, bebege gerekli olmayan yiyecekleri onun yararına oldugunu duşunerek vermeye çalışabilirler. Bu zorlama anne bebek arasındaki ilişkiyi bozarak yeterli olanakları olan ailelerde bile yetersiz besin alımına yol açabilir.
Bazı aileler çok genç ana baba olmak, çok sayıda çocugu olmak, çocuklar arasında az yaş farkı olmak, ebeveynlerden birinin alkol ya da uyuşturucu gibi bir alışkanlıgının olması vb. gibi riskler taşıyabilirler. Bebek aracılıgı ile aileyle yakın ilişki kurabilecek bir saglık personeli bu riskleri zamanında farketmek ve her biri için gerkirse başka kurum ve kişilerden yardım alarak riskleri ortadan kaldırmaya çalışmakla yukumludur.
Çocugun buyumeye etkiyecek bir hastalıgının varlıgı iyi bir öyku, özenli fizik inceleme ve gereginde laboratuar yöntemleri kullanarak araştırılmalıdır. Yarık damak, fallot tetralojisi, vb. kolayca farkedilecek hastalıkların yanısıra uriner enfeksiyon, demir ya da çinko eksikligi gibi ancak laboratuar incelemeleriyle kanıtlanabilecek hastalıklar vardır.Bu gibi hastalıkları ortaya çıkaracak testlere zamanında karar vermelidir. Erken ve uygun tedavi buyume olumsuz etkillenmeden surdurebilir.
İyi bir öyku tum risk faktörlerinin soruşturması, gebelik ve dogum bilgilerinin alınması ve çocugun neleri, nasıl, ne kadar yediginin ögrenilmesini içerir. Çocugun yaşına uygun gerekli besinleri alıp almadıgına karar vermek için aileden 3 gunluk beslenme gunlugu tutması istenebilir. Kaydedilmiş olan yiyeceklerin kalorisi hesaplanarak bir gunde gerekli yiyecekleri alıp almadıgına karar verilebilir. Aileler psiko sosyal sorunları ilk öykude dile getirmeyebilirler. Alkol bagımlılıgı, şiddetli geçimsizlik vb. gibi bilgiler zaman içinde iyi ilişkiler ve yineleyen göruşmeler sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle çocuk izlemede sureklilik ve guven kazanma temel koşuldur. Bazı ailelerde ev ziyaretleri çocuga yardım konusunda buyuk katkı saglarlar. Sorunlar ve kolaylaştırıcı faktörleri yerinde gözleyen bir saglıkçı daha etkin yardımlarda bulunabilir.
Özenli bir fizik inceleme çocugun gözlemi ile başlar. Davranışları yaşına uygun mu? Göz teması kuruyor mu? Gulumsuyor mu? Çevresiyle ilgileniyor mu? Konuşması nasıl? Anne ve babasıyla nasıl ilişkiler kuruyor. Aile bireyleri birbirlerine nasıl davranıyorlar? gibi soruların yanıtı iyi bir gözlemle alınır. Anne sutu alan bir bebekte emzirme gözlenmelidir. Çocugun kilo, boy ve baş çevresi dikkatle ölçulmeli, elde edilen degerler standartlarla karşılaştırılmalıdır. Tum degerler 5. persentilin altında ise kronik hastalık ya da ihmal olasılıgı daha yuksektir. Yalnızca agırlık degeri 5. persentilin altında ise akut bir kayıp, ishal akla gelir. Duşuk dogum agırlıklı bebekler ve prematureler miadında ve normal doganların egrilerini daha aşagıdan ama aynı egimle izlerler. Prematureler için özel buyume egrileri vardır. Fizik incelemede pişik, yassı oksiput, kötu hijyen, impetigo,vb. gibi ihmali akla getirebilecek bulgulara da dikkat etmelidir.Yara ve yanıklar, kırıklar, skar dokuları istismarı duşundurur. Butun organları içeren fizik inceleme herhangi bir dogumsal ya da akkiz hastalıgı yakalar.
Tam kan sayımı, hematokrit, periferik yayma, idrar incelemesi, dışkıda parazit aranması, PPD, gerekiyorsa BUN,elektrolit duzeyleri, Ca, radyografik incelemeler de tanıya katkıda bulunurlar, ancak iyi öyku ve fizik incelemenin yerini hiç bir tetkik tutamaz.
Organik hastalıgı olan bebeklerde buyume geriliginde hastalıgının rolu olsa bile, uzerine eklenen psiko sosyal faktörlerin agırlaştırıcı etkileri gözardı edilmemelidir. Çogu kez yalnızca hastalıgın tedavisi onu buyutmeye yetmez. Saglık tek nedeni olan bir sonuç degildir. pek çok etmenin bileşkesidir.Bu nedenle de hekimlik;çok yönlu duşunmek, pek çok etmeni dikkate almak ve pek çok sistemi harekete geçirmek yetenegini gerektiren bir sanattır.
Sonuç olarak; buyume geriligi önlenebilir bir hastalıktır. Buyume geriligine yol açan tıbbi ve sosyal faktörleri bilmek, gebe ve saglam çocuk izlemelerinde bu faktörlerin olup olmadıgını degerlendirmek risk taşıyan aile ve çocuklara yardım ederek, olumsuz etkilenmeden önce bu riskleri ortadan kaldırmak saglıgın korunması ve surdurulmesini görev bilenlerin başta gelen hedeferinden biridir.
Kaynak
icle.edu.tr
Prof. Dr. Ufuk BEYAZOVA
Gazi Tıp Fakultesi Çocuk Saglıgı Anabilim Dalı Sosyal Pediatri Bilim Dalı