lovepowerman
[lovepowerman]
lovepowerman
Kayıt Tarihi: 13.09.2010
İleti Sayısı: 2.590
Şehir: İzmir
Durum: Forumda Değil
E-Posta Gönder
Web Adresi
Özel ileti Gönder
|
Konu Tarihi: 19.09.2010- 22:02
DİNLEME SANATI
Günlük iş münasebetlerimiz, sosyal hayatımız ve tahsilimiz bizi, dinleme kabiliyetini devamlı kullanmak ve geliştirmeye iter. İyi bir dinleyici olabilmenin, dinlemenin tekniğini bilmek, başarı için çok önemlidir.
Dinleme, konuşma ve yazma faaliyetinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Konuştuğumuz veya yazdığımızda, fikirlerimizi ve duygularımızı başkalarına naklediyoruz. Dinlemede ise faaliyetin istikameti ters yöndedir; yâni verici değil alıcı olmaktır.
İyi konuşan kimseler, hep iyi ve dikkatli dinlemekte de şöhret yapmışlardır. Karşımızdakini dinlemek ve ona söz hakkı vermek, nezaketin de vazgeçilmez şartıdır.
Duymak dinlemek midir? Şüphesiz ki hayır! Duymak ses dalgalarının kulağa çarpması; dinlemek ise işitileni kavramak ve zihinde saklamak demektir. Bazan işittiğimizi hatırlamayız; çünkü dinlememişizdir.
Randımanlı Dinleme
Dinlemek randımanını artırmak için, daha önceden hem zihnen, hem de bedenen hazırlanmak gerekir.
Önce elimizdeki meşguliyetleri bir tarafa koymalı, mümkün olduğu kadar konuşmacıya yakın gelmeli, rahat bir şekilde oturmalı, hatta kağıt kalem hazırlayarak, not alabilecek bir vaziyette beklemelidir.
Hatibin konuşmasına başından yetişmek gerekir. Bir açış cümlesini kaçırmakla, bazen konuşmanın mantık silsilesini sezemez duruma düşebiliriz.
Dinlemeye zihnen hazırlanmak ise, hatibin söyleyeceklerini, önceden tahmin etmek ve konuyla ilgili şahsi malûmatımızı hatırlamaya çalışmakla olur. Sanki bizzat siz konuşmak zorunda kalacakmışsınız gibi söylenecekleri düşünmek ve plânlamak da büyük fayda sağlar.
İyi ve ciddi bir dinleyici, dinleyeceği konunun materyalini inceler ve konuya mümkünse önceden hazırlanır.
Hatibin konuşması esnasında ise şöyle davranmalıdır:
1. Bir hatip, bir nokta üzerinde önemle durmak isterse, misal verme yoluna gider. O esnada siz de kendi tecrübelerinizi düşünerek, konuyu açıklığa kavuşturacak örnekler bulmaya çalışın!
2. Hatibin fikrini kabul etmiyorsanız, zihninizi bu istikamette çalıştırıp da konuşmayı kaçırmayınız! Dinlerken ana gaye, söyleneni iyi anlamaktır; tenkit ancak iyi anladıktan sonra olabilir.
3. Hislerinize kapılmayınız! Dinlemenin düşmanlarından biri de hatibe karşı duyulan antipati...vs. dir. Hatibin elbisesi, yüzü, jestleri vs. yi beğenmezseniz bunu yenmeğe şuurlu bir gayret sarfediniz; kendinizi konuya vererek hatibin davranış ve görünüşüne aldırmayınız!
4. Hatibin fikirlerini kendi kelimelerinizle tekrar ediniz!
5. Konuşmanın şemasını göz önünde tutunuz!
6. Konuşmacının fikirlerini, anlatım usulünü sezmeye çalışınız!
7. Kendi düşünme hızı avantajınızı değerlendiriniz. Normal olarak, düşünen kişi, konuşmacıdan çok daha hızlı gider. Bu hız farkı ise, zihnimizin dağılıp başka konulara sıçramasına sebep olabilir. Bu dağılmayı önlemek için düşüncemizi;
a) Söylenenleri tekrarlamak, özetlemek, kendi kelimelerimizle yeniden ifade,
b) Konuşmacının söyleyeceklerini tahmin etmek yolunda kullanabiliriz.
8. Hatibin konuşmalarını not ediniz! Bir konuşmacıyı dinlerken not alanların, almayanlardan daha iyi dinledikleri, anlamada daha başarılı oldukları tesbit edilmiştir. O halde dersler gibi, konferanslar ve diğer hitabelerde not alma alışkanlığı kazanmalıyız.
9. İstinâî bazı durumlar dışında yanınızdakilerde konuşmaya kalkışmayınız! Bu tür hareket yanınızdakileri rahatsız ettiği kadar hatibi de üzer, önemli bir nezaketsizlik de sayılır.
Not Tutma Tekniği
Gerek tahsil, gerek meslek, gerekse günlük hayatımızda önemli olan faaliyetlerden biri de, hatırlamak istediğimiz şeylerin yazıyla tesbitidir. Bunu üç kademede inceleyebiliriz.
a. Not Alma:
Daha çok günlük hayatımız ve çalışma sahamızda not alma işlemini kullanırız. Meselâ, o gün yapacağımız mühim işleri unutmamak için bir kağıda not ederiz; bize verilen bir görevi, yeni tanıştığımız birinin adını, adresini, telefoon numarasını belirli bir yere kaydederiz.
Çalışma sahamızdaki not alma ise bir konuyu bir düşünceyi, bir duyguyu, bir müşahedeyi ana hatlarıyla kısaca yazmaktır. Yapacağımız bir iş hakkında tasarladığımız şeyler ve zaman zaman aklımıza gelen fikirler hemen not edilirse, daha sonraki çalışmalarınız için hazır malzeme olur
Bunu ihmal etmemeliyiz; zira bunlar bir müddet sonra unutulabilir. Özellikle yazarlar, eserlerini bu tarz çalışmalarla biriktirdikleri malzemeye dayandırırlar
b. Not Tutma:
Bir konferans, radyo konuşması, önemli bir kimsenin sohbeti, hocanın anlattığı ders gibi, nisbetin uzun konuşmaların ana hatlarıyla tesbitidir.
Bu tür not tutma bilhassa talebeliğin en can alıcı işidir. Sonradan kaynağı bulunamayacak derslerde önemi bir kat daha büyür.
İyi not tutabilen öğrenciler daha başarılı olur; hattâ böyle öğrencilerin notlarından diğer arkadaşları da büyük faydalar sağlarlar.
Derste iyi not tutmak için şunları yapmak tavsiye edilebilir:
1. Eğer mümkünse konuyu daha önceden çalışın veya gözden geçirin!
2. Konuşmacının anlattıklarını kolay işitebilmek için, yakınına oturun!
3. Hocanın sözlerini aynen kaydetmeyin; kısaltarak ana hatlarıyla ve kendi ifadelerinizle yazın!
4. Mümkün olan yerlerde ve sonradan ne olduğunu unutmamak şartıyla bazı kısaltmalar kullanın!
5. Notlarınızı biçimsiz kağıtlara ve sıkışık olarak yazmayın!
6. Bir noktayı yazmayı kaçırırsanız, onun için boş yer bırakın ve konuyu takibe devam edin!
7. Notlarınızda esas noktalarla tali noktaları ayıracak bir tertip sistemi takip edin!
8. Notlarınızı mümkün olan en kısa zamanda hemen gözden geçirerek, konu hatırdayken kontrol ve düzeltmeleri yapın, esas noktaların altını kalemle çizin!
9. Not tutmak için zımbalı sayfa ilave edilebilen defter kullanmayı tercih edin!
10. Notlarınızı ikinci defa temize geçmeye kalkışmayın; dikkatli not tutmaya kendinizi alıştırın!
c. Not Çıkarma:
Bu, bir takım yazılı metinlerden bizi ilgilendiren kısımların bir deftere ve fişlere kaydedilmesi demektir.
Fiş usulüyle çalışma bazı pratik faydalara sahip olup malzemenin kolay tasnifini de sağladığı için şayan-ı tavsiyedir. Fişlemeyi yaparken işimize yarayacak bilgilerin her birini ayrı bir fişe yazmalıyız.
İlmi etüd ve araştırmalardaki notlar:
1. İktibaslar
2. Hülâsalar
3. Şahsi notlar olmak üzere üç çeşittir.
Her fişin üzerinde cinsi ve alındığı kaynak belirtilmelidir. İlim adamları eserlerinin malzemesini çok kere çeşitli kaynakları tarayıp, gerekli malumatı fişlemek suretiyle meydana getirirler.
OKUMA SANATI
Okuma, mesleğimizde ilerlemek, kültürümüzü genişletmek, güzel ve doğru düşünmek, konuşmak ve yazmak hayırlı hizmetler yapmak için mutlaka şart olan çalışmadır. Açık hava gezintileri, oyunlar, jimlastik nasıl bedenimizi geliştirirse, güzel bir eseri okumak da öylece zihnimizi geliştirir, duyGularımızı yüceltir.
Kısacık ömrümüzde sadece şahsi gözlem ve tecrübeyle ne kadar bilgi edinebiliriz? Halbuki, okuma yoluyla yüzyılların duygu, fikir ve tecrübelerini birkaç saat içine sığdırabilir, o kitaptaki görüşlerle fikrimizi zenginleştirebiliriz.
Öğretmenin ders anlatması, projeksiyonlar, filmler, konferaslar... biraz sonra geçen, gittikçe sönen tesirlere sahiptirler; kitap ise daima yanımızda kalır, her zaman müracaat edebileceğimiz, el altında bulunan bir kaynak olur.
Bugün, bir meslekle ilerlemek ve mütehassıs olmak için, o meslekle ilgili yazıların, yayınların tümünü takibe çalışmak gerekir.
Bir problemin cevabını sorulduğu anda cevaplandırabilmekten ziyade, o cevabın hangi kitaplarda ve yayınlarda bulunacağının bilinmesi isteniyor.
Bütün bu sayılanlar bize, okumanın, çok okumanın ne kadar gerekli olduğunu göstermektedir.
Okuma tutkuların en asilidir. Büyük yazarlar, ömürlerinin yarısını okumakla geçirmişlerdir. Montesquieux, "Çeyrek saatlik bir okumanın gideremediği kederim olmamıştır." der; Alphonse Daudet, yaşlı bir dostuna, "Güzel kitaplar okuyun!" diye tavsiyede bulunmuştur.
Her gün 20-30 sayfa okumakla, kültürümüz kısa zamanda genişler; ayrıca dilin zenginliği; sözü söyleyişteki güzellik, özellikle edebiyat üstadlarının şaheserlerini okumakla sağlanır.
Çağının en parlak hatibi sayılan ve dile hakimiyeti ile tanınan John Bright, ancak çok kitap okumak sayesinde o seviyeye yükselmiştir.
Okunacak Kitapları Seçme
Okunması gerekli şeyler çok fazla olduğuna göre, önce bir seçim yapmak bahis konusudur; zaman sınırlı ve kıymetli olduğu için ne tür kitapları okumamız gerektiğini düşümek zorundayız.
Bu hususta ilk tavsiye, emek çekilerek hazırlanmış, ilgililerin takdirine mazhar olmuş, ciddî kitaplar, sectiğimiz konuya dair birinci elden kaynak eserlerin okunmasıdır.
Adi, ticari hırsla alelacele çıkarılmış düşük kaliteli kitaplara itibar olunmamalıdır.
Asil eseri, taklid ve değersiz eserden ayırmak için ölçü, yazarın o konudaki selâhiyet ve ehliyet derecesidir.
İkinci bir nokta baskının kalitesidir; tashihsiz, indekssiz, içindekiler kısmı dahi olmayan bir eser, aslında güzel de olsa okuyana fayda sağlamaz.
Bazen iyi bir kitap okunurken de genellikle konunun derinliğinden dolayı isteksizlik duyulabilir. Bu takdirde kendimizi biraz zorlamalıyız; sevmediğimizi bile anlamaya kendimizi alıştırmalıyız ki, anlamamış olduklarımızı sevebilelim.
Alman şairi Goethe, ömrünün son yıllarında (1830'da); "Okumayı öğrenmek sanatların en gücüdür... Hayatımın seksen yılını bu işe verdim, yine de kendimden memnun olduğumu söyleyemem." demiştir.
Önemli olan bir soru da şudur:
"--Çok yazar ve çeşitli kitap mı okumalı, yoksa az mı?"
Bir sürü yazar ve her neviden eser okumak kararsızlığa ve maymun iştahlılığa alamettir. Mesleğimizde ilerlemek ve kültürümüzü geliştirmek için konularda da bir seçme yapmak ve seçtiğimiz konuda derinleşmeyi planlamak daha doğrudur.
Okuma Hızı
Okunacak şeyler çok fazla olduğuna göre, önce okuma hızı üzerinde çalışmak ve düşünmek gerekir. Hızlarına göre okuma çeşitleri şunlardır;
a. Göz Gezdirme:
Bu, en hızlı okuma çeşidi olup, bir kitabın içinde aranılan konunun mevcut olup olmadığını anlamak veya yazının planını ve ana hatlarını bulup çıkarmak yahut da kitabın kıymet ve faydalılık derecesini tesbit etmek için kullanılır.
b. Çabuk Okuma:
Metinde atlama yaparak sür'atle okumak olup şu hallerde kullanılır: Teferruat mühim değilse, bildiğimiz bir konuda hafızayı tazelemek veya kaçırılan noktaları bulup çıkarmak isteniyorsa, aranan bir meselenin cevabı bulunmak isteniyorsa, hikaye, gazete haberleri veya hafif eserler bu hızla okunur.
c. Normal Okuyuş:
Metni atlamadan okumak olup bir mevzuyu tam olarak anlamak, araştırdığımız bir konuda bilgi tplamak, özet çıkarmak... için kullanılır. Bir öğrenci ders kitabını normal olarak dakikada 200-400 kelime okuyarak çalışabilmelidir.
d. Ağır Okuma:
Kelime ve ibareler üzerinde durup düşünerek okuma olup, anlaşılması zor bir konuyu okumak, yazılan bir yazıyı değerlendirmek ve tenkit etmek, konuya ait yeni bir fikir, bir çözüm metodu bulmak gerektiğinde kullanılmalıdır. Matematik ve felsefe eserleri, meslekî araştırma ve etüdler bu hızla okunmalıdır.
Okuma hızını arttırmak mümkündür ve şarttır. Birçok kimsenin, doğruluklarından hiçbir şey kaybetmeden bir konudaki okuma hızlarını iki misline çıkarabildikleri deneylerle isbatlanmıştır. Bunun için şunlara dikkat etmek gerekir:
1. Hançere ve dudak hareketlerini bırakmalıdır; çünkü bu yolla sadece sesli okuma hızı seviyesinde kalınır; halbuki sessiz okuma hızı, seslinin, iki-üç katıdır.
2. Kelimeler için değil de fikirler için okunmalıdır; yani tek tek kelimeleri okumak yerine, bir çırpıda, bir fikri kavramağa çalışmalıdır.
3. Her paragraftaki ana fikri sezmeğe çalışmalıdır.
4. Dikkati sadece okunanı anlamağa teksif etmeli, ikinci bir iş ile, hatta okuma hızı ile dahi ilgilenilmemelidir.
5. Dönüp tekrar okumalar kaldırılmalıdır; çünkü sonra gelen cümle, karanlık kalan yeri açıklayacak yapıda olabilir.
6. Daha çabuk okumaya, kendi kendiyle yarışmaya çalışmalıdır.
Okumada Geçerli Altın Kurallar
Bir kitap okurken, ondan daha iyi istifade etmek için uyulması gereken bazı değerli tavsiye ve prensipler vardır; onları şöyle sıralayabiliriz:
1. Kitabı, gevşek ve yorgun kafa ile okumamalıdır. Okuma için en uygun zamanı seçmek, üzerinde düşünmeye değer. Bu zaman, bazı kimseler için sabah, bazıları için ise gece vakit olabilir; ama kuvvetli bir yemeğin arkası hiç de müsait değildir.
2. Okunan konu üzerine zihin teksif edilmelidir. Yarım saat kadar sonra bir miktar dinlenmek uygun olur
3. Özellikle mühim eserler okunurken, elde mutlaka bir kalem bulundurmalı, önemli cümle veya ibarelerin altı çizilmelidir. Bunun, müteakip okuyuş ve aramalarda büyük faydası olacağı gibi, önemli fikirlerin ve yazı iskeletlerinin kaçırılmamasında da yardımı görülecektir.
4. Sayfa kenarlarına küçük notlar almalı ve yazmalıdır; kitabın o kısmı hakkındaki fikirlerimiz, itirazlarımız, görüş ve değerlendirmelerimiz böylece kaydedilirse, bunlar, kitaptan ileriki faydalanmalarda rehber olur.
5. Eserin baş veya sonunda boş bir sayfaya kendi şahsî fihristimizi eklersek; bizim için önemli olan yerler, özel olarak ilgi duyulan kısımlar, daha sonra aradığımızda kolayca bulunur.
6. Belli bir yere, o kitabın özetini ve bizim onun hakkındaki degerlendirmemizi yazmamız, unutup aynı eseri tekrar tekrar ele almayı önler.
7. Kitaptaki ilginç söz ve bilgiler fişlenebilir. Böylece zamanla küçük bir özel arşiv oluşturabiliriz. Bu, özellikle ilmî çalışmaya yönelecekler için tavsiye edilir. Kaydedilen söz, şiir... vs. ezber için de kullanılabilir.
8. Kitap içinde karşılaşılan her yeni kelimenin anlamı ögrenilmeli, gerekirse lügata bakılmalıdır. Böylece kelime hazinesi gelişmiş, genişlemiş olur. Ayrıca kelimenin telaffuz, imlâ ve cümle içinde kullanılış şekline de dikkat edilmelidir
9. Cetvel, grafik, resim ve haritalar atlanmamalıdır; çünkü bunlar hatırda daha iyi kalırlar ve çoklukla özet mahiyetindedirler.
10. Okunan eser hakkında nihaî bir hükme varılmalıdır; yâni "Yazar bîtaraf mıdır, konuya hakim midir? Kaynakları güvenilir mi, eser değerli midir?" gibi soruların cevapları düşünülmelidir.
11. Konuşma kabiliyetimizi giliştirmek için, edebî eserleri yüksek sesle, telaffuz, vurgu ve mânâya önem vererek tane tane okumak tavsiye edilir ki buna diksiyon denilir ve hitabet, tiyatro ve radyo konuşmaları için önemlidir.
12. Kitaptan öğrenilen hususlar,
a) Geçmişteki bilgilerle irtibatlandırmak,
b) Kendi kendimize örnekler bulup üretebilmek,
c) O bilgileri arkadaşlar ile tartışarak,
d) Tekrarlayıp yakınlaştırarak... zihne daha iyi yerleştirilmelidir. Ayrıca bunların mümkün olanlarını pratikle tatbik etmek ve uygulamak lazımdır.
DİL VE EDEBİYAT HAKKINDA BAZI ÖĞÜTLER
1. Hergün, iyi bir eserden, yüksek sesle beş on sayfa oku! Bu sayede konuşma ve söz söyleme istidadın gelişir.
2. Rastladığın edebî, fikrî, felsefî bazı güzel parçaları ezberle! Bu sayede hem kelime ve ifade hazinen zenginler, hem de hafızan kuvvetlenir.
3. Her şeyden evvel, ana dilini iyi konuşmayı ve iyi yazmayı öğren! İnsan için en faydalı olan ana dilidir. Kişinin kıymeti, dilinin altında ve kelimenin ucunda gizlidir; onu söz ve yazı açığa vurur. Dilbilgisi gaye değil vasıtadır; asıl olan fikir zenginliğidir.
4. Sözlerin ve yazıların kısa, açık ve mânâlı olsun. Çok konuşma; yerinde ve özlü konuş! Kıymet ve tesir çok sözde değil, yerinde ve özlü sözdedir.
5. Dilini tut ve bil ki dil yarası bıçak yarasından daha vahimdir.
6. En yakın arkadaşına bile şakaların hoş, sözlerin tatlı ve tavırların zarîf olsun. İnsanın kabası ısırgan köpek gibidir, herkes tarafından taşlanır!
7. İşinde ve sözünde doğruluktan ayrılma. Hak doğruların yardımcısıdır.
8. Boşuna iddia ve inat etme; hakikati ara ve sev! Hakikat sevgisi, insan için, sevgilerin en yükseğidir.
9. Bir mevzu hakkında bir eser veya bir yazı yazmağa karar vediğin zaman, önce bu mevzu üzerinde evvelce yazılmış eserleri araştır ve oku ki, yazılmış ve söylenmiş şeyleri tekrar edip ömrünü israf etmeyesin!
10. Dâimâ çalış, çok oku, öğren; çünkü bilgili olan güçlü olur!
PROF. DR. MAHMUD ES'AD COŞAN
|