Çocuklara Allah’ı Nasıl Anlatacağız?
Çocuklar hikaye yoluyla anlatılan konuları daha kolay ve daha istekli bir şekilde öğrenebilirler. Allah’ı ve O’nun sıfatlarını öğretirken Lokman (aleyhisselam) ile oğlu arasında geçen konuşmaları anlatabiliriz. Çocuklara Peygamberimizi (sallallahu aleyhi ve sellem) anlatırken çocukları ne kadar çok sevdiğini, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin efendilerimizden ve kızı Fatıma anamızdan örnekler vererek hikaye şeklinde anlatabiliriz. Meselâ, sevgili Peygamberimiz ve Hz. Ebu Bekir hicret için Sevr mağarasına gizlendiklerinde yaşanan örümcek ve güvercin mucizesini hikaye suretinde anlattığımızda hoşlarına gidecek, belki “Bir daha anlat” diyerek kendileri isteyecektir.
Lokman’ın (aleyhisselam) oğluna yaptığı öğütlere baktığımızda ilk sırada “Allah’tan başka ilâh yoktur” inancının geldiğini görüyoruz.
” Hani Lokmân oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.” “
| Kur’ân-ı Kerim; 31:13
Biz de, bu âyetten hareketle, çocuklara Allah’ın büyüklüğünü anlatmalıyız.
“Kâinatı, güneşi, yıldızları, ayı, dünyayı ve üzerindeki bütün canlıları yaratan O’dur. Dünyanın en güçlü kralına da, küçücük sineğe de can veren O’dur. Allah’tan başka ilâh yoktur. İbadete ve duaya lâyık ancak O’dur. Ancak Allah’ın önünde eğiliriz (namaz kılarız) ve gücümüzün yetmediği şeyleri O’ndan isteriz. Eğer Allah’ı unutur, mal, para ve makam elde etmek için başkalarının önünde eğilirsek büyük bir haksızlık yapmış oluruz.”
Lokman (aleyhisselam) öğüdüne devamla,
“Yavrucuğum, dedi, yaptığın en küçük bir iş (iyilik veya kötülük) bir kayanın içinde, göklerde veya yerin derinliklerinde olsa dahi Allah onu görür. Doğrusu Allah’ın her şeyden haberi vardır.”
| Kur’ân-ı Kerim; 31:16
Biz de Lokman (aleyhisselam) gibi, çocuklara Allah’ın yaptığımız her şeyi gördüğünü, aklımızdan ve kalbimizden geçen en gizli düşünceleri ve duyguları bildiğini, O’ndan hiçbir şeyi gizleyemeyeceğimizi, iyi şeyler yaptığımızda bizi seveceğini anlatmalıyız.
Lokman aleyhisselam şöyle demiştir:
“Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir.”
“İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez.”
“Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eşeklerin sesidir.”
| Kur’ân-ı Kerim; Lokman Sûresi 17., 18., 19.Ayetleri Mealleri
Bu âyetlerde ise hem Allah’a, hem de O’nun yaratmış olduğu insanlara karşı görevlerimiz anlatılmakta; adab-ı muaşeret kurallarının özeti verilmektedir. Bunları çocuklara anlatırken kelime ve açıklamalarımızı onların yaşına ve anlayışına göre seçmemiz gerekir.
Sorulara Çocukların Anlayacağı Şekilde Cevap Vermeliyiz
Yapacağımız küçük bir hata onların akıllarını karıştırmaya yetecektir. Çocuklar dört yaşına kadar canlı cansız ayrımı yapamazlar. Bu sebeple masallarda geçen olayların tamamına inanırlar, uydurma olabileceğini düşünmezler.
Okul öncesi eğitimde masalların ve dinî hikayelerin önemi büyüktür. Masal kahramanlarının şahsında doğru davranışları öğretmek kolaylaşır. Çocuk kendisini kahramanın yerine koyar, onunla özdeşleşir.
Büyük çocuklara bu açıklama yeterli olmayabilir. “Niçin Allah’ı göremiyoruz, Allah nerededir, ne kadar büyüktür?” gibi soruların cevabını vermemiz ve onların şüphelerini ve zihinlerindeki yanlış fikirleri düzeltmemiz gerekir. Ben, on yaşında bu soruları soran yeğenime karşılıklı diyalog yoluyla cevap vermiştim. Önümüzde duran masayı göstererek sordum:
— Bu masa kendi kendine olur mu?
— Olmaz.
— Yani bunu yapan biri var, diyorsun.
— Evet.
— Şu giydiğimiz terlikler ve ayakkabılar da kendi kendine olmaz, değil mi?
— Olmaz.
— Onları kim yapıyor?
— Adamlar.
— Evet, adamlar yapıyor. Biz onlara ayakkabıcı diyoruz.
— Ayakkabı kendisini yapan ayakkabıcıya hiç benziyor mu? Ayakkabıcının ağzı, gözü, kulağı, ayağı, kolu var, yürüyor ve konuşuyor. Ayakkabıya bakıyoruz, kendisini yapan ustaya hiç benzemiyor, ne gözü var ne de kulağı, ne yürüyebiliyor ne de konuşabiliyor, değil mi?
— Evet.
— Basit bir masa ve ayakkabı kendi kendine olmazken, gökyüzünde gördüğümüz güneş, ay, yıldızlar ve üzerinde yaşadığımız şu dünya kendi kendine olur mu?
— Olmaz.
— Demek onları yapan, yani yaratan biri var. Kimdir O?
— Allah.
— Evet, dünyayı ve üzerinde yaşayan canlıları yaratan yüksek bilgi ve güç sahibi Biri var ve biz O’na Allah diyoruz. Nasıl ayakkabıcı yaptığı ayakkabıya hiç benzemiyorsa, Allah da yarattığı varlıklardan hiçbirine benzemez. Yemek, içmek, uyumak, bir evde oturmak bize mahsus şeylerdir. Allah, bize benzemediği için bunlardan hiçbirine ihtiyacı yoktur. Allah’ın varlığını biliyoruz, ama O’nu göremiyoruz. Duyularımız, aklımız ve bilgimiz sınırlı olduğu için herşeyi göremez, herşeyi duyamaz ve herşeyi bilemeyiz. Allah melekleri nurdan yarattığı için onları da göremiyoruz.
Gençlere İslâm’ı Nasıl Anlatmalıyız?
Amaç güzel ve doğru olduğu halde, ona götüren yol da doğru değilse, çoğu zaman istenilenin tam tersiyle karşılaşılır. İslâm dininin bütünüyle hak, hayır ve fayda olan gerçekleri de eğer usulüne uygun olarak sunulmazsa istenilen sonuca ulaşılamaz. Bazı aile çocuklarının dinden uzaklaşmalarının nedeni genellikle bu tür yanlış uygulamalardır.
Zorlayıcı Olmamalı
Çocuklara bir şey anlatırken, zorlayıcı, mecbur edici tavırlardan özellikle kaçınılmalıdır. Allah, sevgili Peygamberine de (sallallahu aleyhi ve sellem) “zorlayıcı olmaması gerektiğini” hatırlatıyor. Bizim görevimiz sadece tebliğdir. Hidayete erdirmek, kalplerde iman ışığını tutuşturmak Allah’a mahsustur.
Hikmetle Hareket Edilmeli
Gençlerin yetiştirilmesinde hikmetle hareket edilmelidir. Yapı ve yetenekleri iyi tespit edilmeli, bir anlamda nabza göre şerbet sunulmalıdır. İnsanları eğitip yönlendirirken bu yapılar zorlanmamalı, sadece dengeleyip olumluya yönlendirilmelidir. Aksi halde tepkiyle karşılaşmak sürpriz olmayacaktır.
İyi Arkadaş Edinmesine Yardımcı Olmalı
Özellikle iyi bir arkadaş ortamı oluşturulmalı, bu onun da ilgisini çekecek unsurlarla cazip hale getirilmelidir. Faydalı sporlar, geziler, piknikler gibi etkinlikler arkadaşlıkları pekiştirebilir. Bunu yapmazsanız bu boşluk zararlı olanlarıyla dolabilir.
Örnek Hayatlar Anlatılmalı
Tarihimizden örnek şahsiyetlerin hayat hikayelerini anlatmalıyız. Başka milletler, bu boşluğu hayalî kahramanlarla doldurmaya çalışır. Bizim bu gibi hayalî kahramanlara ihtiyacımız yoktur. Tarihimiz gerçek kahramanlarla doludur. Her yerde ulaşabileceğiniz bu tür faydalı eserler çok şükür ki, oldukça boldur.
Bizzat Örnek Olunmalı
Gençlere düzgün ve ideal yaşayışımızla örnek olmalıyız. Hâl dili, kâl (söz) dilinden daha etkilidir. Sigara içen birinin, başkasına “içme” demesi ne derece etkili olabilir? Biz İslâm’ı hayatımıza yerleştirmeliyiz ki bir şeyler söylemeye gerek kalmadan gençler bizi örnek alarak İslâm’a koşsunlar.
Faydalı Yayınlar Temin Edilmeli
Yaşlarına ve meraklarına göre yayınlar temin edilmeli ve bunlardan istifadesi sağlanmalıdır. Şu anda her seviyeye göre, her türlü yapıya hitap edici, son derece kaliteli, rengarenk kitap ve dergi mevcuttur. Bu konuda hiçbir masraftan kaçınılmamalıdır. Çocukların en az giyim ve beslenmelerine verdiğimiz önem kadar zihin ve ruhî beslenmelerine de özen göstermeliyiz.
İyi Bir Hedef Verilmeli
Gençliğe amaç kazandırmalıyız. Onları yüksek gaye ve ideal sahibi yapmalıyız. Böylece çalışma azim ve enerjileri artar. Amacı olmayan, ya da himmeti düşük olanlar, yüksek amaç ve ideal sahibi başkalarına hedef ve yem olmaktan kurtulamaz.
Doğru ve Güzel Bakış Açısı Kazandırılmalı
Bakış açısı kazandırmak önemlidir. Bu da kuvvetli bir iman ile mümkün olur. İmana ağırlık ve önem vermeliyiz. Meşhur misaldir: Bir kasa balık hediye etmektense balık tutmayı öğretmek daha faydalı olur. Gençlere öylesine sağlam bir iman bilgisi vermeliyiz ki, gezip seyrettiği her tabiat manzarasını, öğrendiği her ilmi iman gözüyle değerlendirebilmelidir. Böylece, bütün hayatı tefekkür ve ibadet hükmüne geçer –inşâallah-.
Kök ve Temelden Başlanmalı
İman köktür, esastır. Ağacın kökü ne kadar sağlam olursa, dalları o kadar gür, meyvesi de o kadar güzel olur. İman da ne kadar sağlam olursa, dalları olan ibadet o kadar gür, meyvesi olan güzel ahlâk da o kadar güzel ve olgun olur. Şu halde, yaş ve seviyelerine göre imanî bir bakış açısı kazandırılmalı ki, rahat ibadet edebilsinler, ahlâkları güzel olsun. Çürük bir temel üzerinde gökdelenler dikebilir misiniz? İman Müslüman kişiliğin temelidir.
Problemlerin Kaynağına İnilmeli
Sıkıntılar ve aksaklıklar varsa, gerçek sebebini araştırmalıyız. Meselâ, vücuttaki sancı, bir iltihaptan kaynaklanıyorsa o iltihap kurutulmalıdır. Tırnak yiyen bir çocuğa engel olmak amacıyla tırnaklarına acı ilaç sürmek çözüm olabilir mi? Bu defa da dudaklarını kemirecektir. Anormalliğin asıl sebebi teşhis ve tedavi edilmedikçe problem başka bir şekilde ortaya çıkarak devam edip gidecektir.
Şefkatle Yaklaşılmalı
Gençlere dostça, şefkatle yaklaşmalı. Bu hem halimizde, hem de söz ve üslubumuzda kendisini göstermelidir.
Uygun Zamanları Kollamalı
Gençlerin söyleyeceklerimizi almaya istekli bulunduğu anları kollamalıyız. Aç ve iştahlı iken yenen bir yemek faydalı olur. İsteksiz, şevksiz ve heyecansız iken dünyanın en açık ve faydalı hakikatini de takdim etseniz gereği gibi alınmaz, sindirilmez ve yararlı olmaz.
Çocuk, İslam’ın Güç ve Cazibesinden Emin Olmalı
Nasıl bir ortamda bulunursa bulunsun, her genç doğuştan İslâm fıtratı üzere doğmuştur. Günümüz Batı dünyasında, her gün her türlü nefsanîliğin içinde büyüyen çok sayıda gencin Müslümanlığı seçmesi, bunun açık bir kanıtıdır. Bugün dünyada en çok yayılan din İslam’dır. İslam kendi kendisini müdafaaya kadirdir. Bu gerçek bilinmeli ve İslam’ın tebliği hiçbir gençten esirgenmemelidir.
Seviyesine Göre Anlatılmalı
Gençlerin seviyesine inmek, anlayacağı bir dille anlatmak da şarttır. Dinî hakikatler genellikle soyuttur. Bu nedenle Kur’an’ın, Hz. Peygamber’in ve İslam büyüklerinin metoduna uyarak meseleleri temsil ve örnekle akıllara yaklaştırmalıyız. Günlük hayattan temsiller getirmeliyiz. Temsil ve örnek, soyut gerçeği hem kavratır, hem de zihinde kalıcı hale getirir.
Anlatırken Mütevazı Olunmalı
Anlatırken öncelikle kendi nefsimizi muhatap kabul etmeliyiz. Kendimizi düzeltmeyi esas almalıyız. Çocuk da olsa başkasını kendi ders arkadaşımız gibi görmeliyiz. Bunun aksi hem ihlasa ters, hem de tesiri azaltan yanlış bir metottur.
Bıktırmadan Tekrar Etmeli
Bıktırmadan tekrar etmeliyiz. Bıktırmaması için de, aynı hakikatleri değişik yöntemlerle, farklı üsluplarla anlatmalıyız. Kur’an’ın, aynı gerçeği farklı kıssalar, aynı kıssayı da farklı üsluplarla sunması bizim için güzel bir örnektir.
Allah’ın Rızasını Esas Almalı
Allah’ın adıyla ve onun rızası için anlatmak.. Çocuk üzerinde en büyük hak sahibi, onu yoktan var eden ve bir insan halinde yaratan Yüce Allah’tır. Dolayısıyla öncelikli olarak O tanıtılmalı ve sevdirilmelidir. Çocuğun hayırlı bir evlat olması buna bağlıdır.
kaynak:
http://mektebisuffa.com/