lovepowerman
[lovepowerman]
lovepowerman
Kayıt Tarihi: 13.09.2010
İleti Sayısı: 2.590
Şehir: İzmir
Durum: Forumda Değil
E-Posta Gönder
Web Adresi
Özel ileti Gönder
|
Konu Tarihi: 20.09.2010- 22:12
DUYU ORGANLARI
Duyu organları ve temel fonksiyonları:
Sinir sistemine bilgi girişleri dokunma,ses,ışık,ağrı,soğuk,sıcak, vb. duyusal almaçlarla gerçekleşir.
Her almaç özel olarak hazırlandığı uyaran çeşidine özel bir duyarlılık gösterir. Diğerlerine ise hemen
hemen hiç yanıt vermez.Örneğin; retinada bulunan koni çubuk hücreleri sadece ışığa duyarlıdır. Ses,
sıcak-soğuk, basınç gibi faktörler bu reseptörleri uyarmaz. Aynı şekilde hipotalamusta osmoreseptörler
vücut sıvılarındaki osmotik basınç değişmelerine yanıt verir. Sese, ışığa asla yanıt vermezler.
DUYU ORGANLARI BEŞE AYRILIR;
1.GÖZ
Işığa duyarlı hücrelerin yoğun olarak bulunduğu kısımdır.Göz, görmeyi sağlayan hücreler ve optik kısımla,
bunları koruyan yapılardan oluşur.
Gözün kısımları;
Göz yuvarlağı dıştan içe doğru sert tabaka, damar tabaka ve ağ tabaka olmak üzere üç kısımdan yapılmıştır.
1)Sert tabaka(Göz akı);
Gözün en dıştaki beyaz renkli, sert kısmıdır. Diğer tabakaları korur. Gözün ön kısmında saydam tabakayı
oluşturur.saydam tabaka ışığı kırarak göz bebeğine gönderir.Saydam tabakaya kornea denir
2)Damar tabaka:
Gözün beslenmesini sağlayan damarlardan oluşmuştur. Göz yuvarlağının içinin karanlık olmasını sağlar.
Damar tabaka gözün ön kısmında irisi oluşturur.İris göze renk veren kısımdır. irisin ortasında bulunan
deliğe göz bebeği denir.
3)Ağ tabaka:
Işığa karşı duyarlı hücrelerin bulunduğu kısımdır. Ağ tabakadaki sinirler birleşerek, göz yuvarlağının
arka tarafından çıkıp beyne gider. Sinirlerin gözden çıktığı yere kör nokta denir. Kör noktada ışığa karşı
duyarlı hücreler yoktur. Kör noktanın üst kısmındaki çukur kısım sarı lekedir. Görüntü sarı leke üzerine düşer.
Ağ tabakanın ön kısmında göz merceği bulunur. Göz merceği gözü iki bölüme ayırır. Saydam tabaka ile mercek
arasına ön oda, merceğin arkasındaki bölüme arka oda denir. Göz yuvarlağının içi ışığı kırma özelliğine sahip
olan göz sıvısı ile doludur.
Görme olayının gerçekleşmesi;Göz merceğinin sarı leke üzerine düşürdüğü ters görüntü beynimiz tarafından düz
olarak algılanır.
2.KULAK
İşitme duyu organımızdır. Kulak aynı zamanda dengemizi de sağlar. Kulak üç kısımdan yapılmıştır;
1)Dış kulak;
Ses dalgalarını toplayıp orta kulağa iletmeye yarar. Dış kulak;kulak kepçesi, kulak yolu ve kulak zarından
meydana gelir. Kulak kepçesi kıkırdaktan yapılmıştır. Üzerindeki kıvrımlar ses dalgalarını toplamaya yarar.
Kulak yolunun içinde tüyler ve yağ bezleri bulunur, Yağ bezleri kulak kiri denilen sarı bir sıvı salgılar.
Tüyler ve sıvı; kulağa giren toz ve böcekleri tutar. Kulak kiri, kulak zarını esnek ve nemli tutar. Kulak
kepçesinin topladığı ses dalgaları, kulak yolundan geçerek kulak yolunun sonundaki kulak zarını titreştirir.
2)Orta kulak;
İçi hava ile dolu küçük bir odacıktır. Orta kulakta çekiç,örs ve üzengi adlı üç küçük kemik vardır. Çekiç kemiği
kulak zarına, üzengi kemiği ise iç kulaktaki oval pencereye temas eder. Bu şekilde ses titreşimleri iç kulağa
iletilmiş olur. Orta kulak östaki borusu ile yutağa açılır. Bir miktar hava ağızdan orta kulağa gider ve kulak
zarını dengede tutar.
3)İç kulak;
İşitme duyusu hücrelerinin ve işitme sinirlerinin bulunduğu kısımdır.Dalız,salyangoz ve yarım daire
klarından oluşur. Üzengi kemiği ses titreşimlerini oval pencereden iç kulaktaki dalıza getirir.
İç kulaktaki sıvı, titreşimleri salyangozdaki işitme duyusu hücrelerine iletir. Ses dalgaları işitme
duyusu hücrelerine bir etki yapar. Bu etki, işitme sinirleri tarafından beynimize iletilir. Böylece
sesleri duyarız.
Kulağımızın ikinci görevi de vücudumuzun dengesinin bozulup bozulmadığını beynimize bildirmektir. Bu işi
yarım daire kları yapar. Kendi çevremizde bir süre dönersek, başımız döner ve dengemizi sağlamakta
güçlük çekeriz. Bunun nedeni yarım daire klarındaki lenf sıvısının çalkalanmasıdır. Dönme hareketine
son verirsek bir süre sonra başımızın dönmesi de geçer.
3.DİL
Tat alma duyu organımızdır. Dilimizle şekerin tatlılığını, limonun ekşiliğini, biberin acılığını,
deniz suyunun tuzluluğunu algılarız. Ayrıca dilimiz besinlerimizi lokma haline getirip yutmamıza da yardım eder.
Konuşurken de dilimizi kullanırız. Dilimiz sesin söz haline gelmesini sağlar.
Dilin yapısı;çizgili kaslardan yapılmış olan dilimizin üzerinde tat tomurcukları (papillalar) bulunur.
Dilimiz suda çözünmüş maddelerin tadını alabilir. Suda çözünen besinlerdeki tat, tat alma tomurcuklarındaki
sinirleri uyarır. Sinirler, uyarıları beyindeki tat alma merkezine iletilir. Böylece besinlerin tadını alırız.
Dilimizin ucu tatlı, arkası acı, uca yakın kenarları tuzlu, arkaya yakın kenarları ise ekşi duyusunu alır.
Dilimiz ayrıca cisimlerin soğuk ve sıcaklıklarını beyne iletir.
4.BURUN
Koku almayı ve nefes alış verişi sağlayan organımızdır.
Burnun yapısı; Kemik ve kıkırdaktan yapılmış bir organdır. Sapan kemiği burnu iki bölmeye ayırır. Burnun,
sağ ve sol boşluklarında üçer tane kıvrım vardır. Hava bu kıvrımlardan geçerken ısınır. Burun boşluğunda
bulunan nem ve kıllar havadaki toz parçacıklarını tutup, soluk borusuna geçmesini önler. Burun boşluğunun
üst kısmında koku alma hücreleri bulunur.
Burun kemikleri arasındaki boşluklara sinüs denir. Sinüslerin iltihaplanmasına sinüzit denir.
Bir maddenin kokusunun alınabilmesi için mukus içinde çözünebilmesi gerekir.koku alma hücreleri, uyarıldıktan sonra,
ilk saniye ya da hemen sonra, yaklaşık %50 oranında adaptasyon gösterir.
TAT ALMA İLE KOKU ALMA ARASINDA BENZERLİK VAR MI?
Kokusunu alacağımız maddenin burnumuzdaki mukus denilen sıvıda çözünmesi gerekir demiştik çünkü mukusta çözünen
kokulu maddeler sinirleri etkiler. Sinirlerde bu etkiyi beyine iletir.
Burnumuzla aldığımız kokular sayesinde tüp gaz, doğal gaz, hava gazı kaçağı olup olmadığını anlayabiliriz. Zehirli
gazlardan kendimizi koruyabiliriz ve çıkabilecek bir yangını önleyebiliriz. Ayrıca besinlerin bozuk olup
olmadığını da anlayabiliriz.
Koku alma ile tat alma olayları birbirini bütünler. Nezle olup, alamadığımız zaman yiyeceklerin tadını da
bu nedenle iyi alamayız. Burnumuzu kapatarak yediğimiz bir meyvenin de tadını iyi alamayız.
5.DERİ
Dokunma duyu organımızdır. Bütün vücudumuzu örterek bizi dış etkilere karşı korur. Ter salgılayarak vücut
sıcaklığını düzenler. Akciğer ve böbreklerimize yardımcı olur.
Derinin kısımları;
1)Üst deri; İki kısımdan oluşur.En üste cansız olan korun tabakası vardır. Korun tabakası kepek halinde dökülür.
Korun tabakasının altında yeni hücreler üreten canlı malpighi tabakası bulunur. Üretilen yeni hücreler
dökülenlerin yerini alır. Tırnak, kıl ve saçlarımız da korun tabakası gibi ölü hücrelerden yapılmıştır.
2)Alt deri; Üst derinin altında daha kalın bir tabakadır. Üst deri ile girintili ve çıkıntılı bir yüzeyle birleşir.
Alt deride bulunan ter bezleri gerektiği zaman ter salgılar. Ter buharlaşarak vücudumuzu serinletir.
Ayrıca kandaki zehirli boşaltım maddelerinin bir kısmı da ter ile dışarı atılır. Böylece böbreklere yardım
edilmiş olur.
Kılların diplerindeki deliklerden giren hava kan damarlarıyla temas ederek deri solunumunu gerçekleştirir.
Böylece derimiz akciğerlerimize de yardımcı olur. Kirlendiğimiz zaman kıl diplerindeki delikler kapandığı
için deri solunumu yapamayız.
GÖZ KUSURLARI
MİYOPLUK
Yakını iyi gören fakat uzağı net olarak göremeyen göz kusurudur.
HİPERMETROPLUK
Uzağı iyi gören fakat yakını net olarak göremeyen göz kusurudur.
ASTİGMATİZM
Saydam tabakanın küreselliğinin bozulması sonucu oluşan göz kusurudur.
ŞAŞILIK
Gözü hareket ettiren kasların normalden uzun veya kısa olmasından kaynaklanır.
RENK KÖRLÜĞÜ
Kırmızıyı ayıramama durumudur. Tedavisi mümkün değildir. Kalıtsaldır.
|