phpKF - php Kolay Forum  
Ana Sayfa  |  Yardım  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
Forumunuz Hayırlı olsun yenilendi

Resim Ekleme

Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı
Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun" Uyarınca Gerekli Durumlarda İletişim Sağlanabilmesi İçin Eklenmiştir. Lütfen Gerekli Durumlarda Kullanınız... İbrahim uzun Esatpaşa mah 3.demiryollu 1201.sk no:28 menemen/izmir/Türkiye email :Uzun_70@hotmail.com
Forum Ana Sayfası  »  Coğrafya
 »  KIYI TİPLERİ VE OLUŞUMU

Yeni Başlık  Cevap Yaz
KIYI TİPLERİ VE OLUŞUMU           (gösterim sayısı: 1.810)
Yazan Konu içeriği

boşluk

lovepowerman
[lovepowerman]
lovepowerman

Kullanıcı Resmi

Kayıt Tarihi: 13.09.2010
İleti Sayısı: 2.590
Şehir: İzmir
Durum: Forumda Değil

E-Posta Gönder
Web Adresi
Özel ileti Gönder

Konu Tarihi: 26.09.2010- 12:53
Alıntı yaparak cevapla  


Genel kıyılar alçak ve yüksek olmak üzere iki büyük kategoriye ayrılmaktadır. Alçak kıyılar kıyı ovalarının kenarında bulunur. Bunların kısmı deltaların kenarı, Bir kısmı da kıyı bölgesindeki eski platformların kenarıdır. Eskiden altında bulunan bu platformların hafif şekilde yükselmesi kıyı ovalarının meydana gelmesine sebebiyet vermiştir.
Yüksek kıyılar umumiyetle tepelik bölgelerin kenarıdır. Bu tepelik bölgelerin bir kısmı dağ yamaçlarının denize doğru uzanan eteklerinden başka bir şey değildir. Bir kısmı da alçak platolardır.
Diğer taraftan tropikal bölge kıyılarındaki ria ve haliçlerin gelişimi de ayrı özellikler göstermektedir. Burada haliç çamurları üzerinde ekseriya paletüvyeler yerleşmiş ve mangrov denilen ormanlar meydana getirmişleridir.
Alçak kıyıların gelişimi ve iklim şartlarına göre yer yer değişiklikler göstermektedir. Bunların gelişiminde bilhassa rüzgâr doğrultularının önemli rolü olduğu tespit edilmiştir. Kıyının rügar siperinde bulunup bulunmaması gelişim üzerinde bariz olarak etki yapmaktadır. Mesela doğu Jutland kıyılarında dalgaların taşıma ve tesis faaliyetleri çok önemsizdir. Bu sebeple kıyıda kıyı okları, kordonlar ve teşekkül etmemiştir. Jutland kıyıları Avrupa’nın en yeni kıyıları olmakla beraber, doğu kesimlerin henüz gençlik safhasının başlarında bulunmasında, batı rüzgârlarından korunaklı olmasının büyük hissesi vardır. Hâlbuki güney Baltık kıyıları gelişim oldukça ileri safhalarına erişmiş gözükmektedir.
Netice olarak denilebilir ki, kıyı aşınımında bir başlangıç noktasından hareket ederek, kıyının düzleşmesine doğru giden muhtelif gelişim safhaları mevcuttur. Bu gelişimde iklim, kayaçların cinsi, kıyının tipi vs ayrı ayrı etkilerini gösterir. Bu sebeple dünya kıyılarının Flandrien’den sonraki gelişim safhalarında yer yer bariz ayrılılar seçilmektedir.
Yüksek kıyılar çeşitli faktörlerin etkisi ile muhtelif şekiller almıştır.Kıyı morfolojisinde bu şekillerin her birine muayyen isimler verilecek bir takım kıyı tipleri ayrılmıştır.Bunların başlıcaları haliçli ve limanlı kıyı,raili ve kalanklı kıyı, fyortlu kıyı,volkan kıyısı,resif kıyısı’dır.
1-Alçak Kıyılar (Ova Kıyılar)
Ova kıyıları, isminden de anlaşıldığı gibi kıyı bölgesinde geniş ovaların bulunduğu yerlerde görülür.
Ova kıyılarında kıyı çizgisi umumiyetle düz bir şekilde uzanır. Bu kıyılarda kıyı okları ve setler de fazladır. Bunların arkasında ekseriya lagünler bulunur. Ova kıyıları yüksek kıyılara nazaran çok sınırlıdır. Bunların en yaygın olduğu yerler Belçika, Hollanda, Danimarka, Kuzey Almanya kıyıları, Sovyetler Birliğinin bir kısmı Kuzey kıyıları, Kuzey Amerikanın Atlantik kıyılarında bazı kesimler ve Meksika körfezi kıyılarıdır.
2-Haliçli ve Limanlı Kıyılar
Bu kıyılar plato kenarının akarsu ağızlarıyla beraber deniz istilasına uğramaması neticesinde meydana gelmiştir. Deniz istilasının sebebi kıyı bölgesinin batması veya pozitif bir statik harekettir. Her iki halde de vadi şebekelerinin aşağı mecraları deniz istilasına uğrayarak haliç durumuna gelmiştir. Büyük akarsularının ağızlarında denizanan mecraya bağlı kollara da girdiği için haliçler dallanmamış bir şekilde almıştır. Bu sebeple haliçli kıyıların girinti ve çıkıntıları fazladır ve çok parçalanmış bir görünüşleri vardır.
Karadeniz kuzeyinde Odesa körfezinde ve Azak denizi vardır. Esasen bu bölgelerdeki koylara liman denir. Gerçekte Odesa körfezi ile Azak deniz kıyıları Dördüncü zaman sonlarında ki transgresyon olayı neticesinde şekillenmiştir. Bu transgresyon sonunda Dniestr, Dniepr ve Don vadilerinin aşağı kısımları deniz istilasına uğrayarak haliç durumuna geçmiş, müteakiben haliç akarsularının getirdiği materyal ile dolmağa başlamış, ayrıca bazı kesimlerde kıyı okları da gelişerek bugünkü kıyı peyzajı meydana gelmiştir. Limanlı kıyılar genel olarak iç denizlerde bulunmaktadır.
3 - Rialı ve Kalanklı Kıyılar
a) Rialı Kıyılar
Ria yüksek kenarlı, girintisi çıkıntısı fazla olan dar körfezlere denilmektedir. Kuzey batı İspanyada Galiçya ve Asturya kıyılarına da bu adla gösterılen karakterıstık körfezler mevuttur. Vadiler ekseriyetle küçük kolları ile beraber denız altında kalmış oldukları için riaların iç kısımlarında ayrıca sağlı sollu koylarda bulunmaktadır. Riaların birbirini takiben sıralanmış olduğu rialı kıyı denir.
b) Kalanklı Kıyılar
Kalanklı ( calanque ) kalkerli bölgelerde bulunan sarp kenarlı küçük koylara denir. Kalankların teşekkülü karstik aşınmalarla ilgilidir. Marsıyla civarında, İskoçya ve Japonya
Kıyılarında karakteristik örnekleri vardır. Kıyı bölgesinde kalker arazi uzun bir mesafe dahilin de devam ettiği takdirde yan yana sıralanmış kalanklar kıyıya çok girintili çıkıntılı bir Durum vermiştir. Ilıman ıklım bölgesindeki kalankların ekserisinin gerisinde kuru vadiler bulunmaktadır. Görünüşe göre kalanklar bu kanyon seklindeki vadilerin deniz istilasına uğramış olan uç kısımlarıdır.
J. CORBEL kalankların tesekulunu su şekilde izah etmiştir.
Kuru vadilerin ve kalankların olusunda 3 safha tespit edilmiştir. Birinci safha soğuk iklimin hüküm sürdüğü buzul devresinde başlamıştır. Kıyı bölgesinde buzul çevresi (periglasyal ) asınım şartları vardır. Kıyı uzakta iç kısımlarda kalker donma dolayısıyla geçirimliliğini kaybetmiş olduğu için zaman zaman eriyen karların suları yüzeyde kalmakta ve derinliğe doğru karstik asınım olmaktadır. Fakat kıyı yakınında bir kaç yüz metre veya biraz daha fazla genişlikte bir kıyı şeridi deniz etkisi ile donmamış durumdadır. Sular burada derinliğe geçmekte ve kalkeri eriterek galeriler açmak imkanı bulmaktadır.
İkinci safha buzul devrinin nihayet bularak interglasyal şartlarının kendini gösterdiği devrede gerçekleşmiştir. Kalkerlerin donmuş kaya durumunda kurtulmaları ile derinliğe karstik asınım kendini göstermiş ve akarsular derine geçmeye başlamıştır. Kıyı kesiminde galeri ve mağara tavanlarının çökerek sarp kenarlı vadilerin teşekkülü bu safhadadır.
Üçüncü safha akarsuların derinlere geçtiği ve bunların mecralarının kuru vadiler halinde kaldığı bir gelişime tekabul etmektedir. Bu safhada kendini gösteren deniz seviyesi yükselmesi ( flandrien transgresyonu ) neticesinde sarp kenarlı vadilerin kıyı yakınlarındaki kesimleri sular altında kalmış ve kalanklar teşekkül etmiştir.
4- Fyortlu Kıyılar
Fyort deniz istilasınınsa uğramış tekne vadilerledir. Bunları bugün ortadan kalkmış olan eski buzullar kazmıştır. Kutup bölgelerindeki ve buna yakın olan yerlerde bulunurlar. Tabanları bugünkü deniz seviyesinin bir kaç yüz metre altındadır. Enlilik profilleri U seklinde olan bu sarp kenarlı vadileri gerideki yüksek bölgelerden inen kalın buzullar kolaylıkla kazmıslardır. Buzullar ortadan kalktıktan sonra, bunların deniz istilasına uğraması ile fyortlar meydana gelmiştir.
3 - Rialı ve Kalanklı Kıyılar
a) Rialı Kıyılar
Ria yüksek kenarlı, girintisi çıkıntısı fazla olan dar körfezlere denilmektedir. Kuzey batı İspanyada Galiçya ve Asturya kıyılarına da bu adla gösterılen karakterıstık körfezler mevuttur. Vadiler ekseriyetle küçük kolları ile beraber denız altında kalmış oldukları için riaların iç kısımlarında ayrıca sağlı sollu koylarda bulunmaktadır. Riaların birbirini takiben sıralanmış olduğu rialı kıyı denir.
b) Kalanklı Kıyılar
Kalanklı ( calanque ) kalkerli bölgelerde bulunan sarp kenarlı küçük koylara denir. Kalankların teşekkülü karstik aşınmalarla ilgilidir. Marsıyla civarında, İskoçya ve Japonya
Kıyılarında karakteristik örnekleri vardır. Kıyı bölgesinde kalker arazi uzun bir mesafe dahilin de devam ettiği takdirde yan yana sıralanmış kalanklar kıyıya çok girintili çıkıntılı bir Durum vermiştir. Ilıman ıklım bölgesindeki kalankların ekserisinin gerisinde kuru vadiler bulunmaktadır. Görünüşe göre kalanklar bu kanyon seklindeki vadilerin deniz istilasına uğramış olan uç kısımlarıdır.
J. CORBEL kalankların tesekulunu su şekilde izah etmiştir.
Kuru vadilerin ve kalankların olusunda 3 safha tespit edilmiştir. Birinci safha soğuk iklimin hüküm sürdüğü buzul devresinde başlamıştır. Kıyı bölgesinde buzul çevresi (periglasyal ) asınım şartları vardır. Kıyı uzakta iç kısımlarda kalker donma dolayısıyla geçirimliliğini kaybetmiş olduğu için zaman zaman eriyen karların suları yüzeyde kalmakta ve derinliğe doğru karstik asınım olmaktadır. Fakat kıyı yakınında bir kaç yüz metre veya biraz daha fazla genişlikte bir kıyı şeridi deniz etkisi ile donmamış durumdadır. Sular burada derinliğe geçmekte ve kalkeri eriterek galeriler açmak imkanı bulmaktadır.
İkinci safha buzul devrinin nihayet bularak interglasyal şartlarının kendini gösterdiği devrede gerçekleşmiştir. Kalkerlerin donmuş kaya durumunda kurtulmaları ile derinliğe karstik asınım kendini göstermiş ve akarsular derine geçmeye başlamıştır. Kıyı kesiminde galeri ve mağara tavanlarının çökerek sarp kenarlı vadilerin teşekkülü bu safhadadır.
Üçüncü safha akarsuların derinlere geçtiği ve bunların mecralarının kuru vadiler halinde kaldığı bir gelişime tekabul etmektedir. Bu safhada kendini gösteren deniz seviyesi yükselmesi ( flandrien transgresyonu ) neticesinde sarp kenarlı vadilerin kıyı yakınlarındaki kesimleri sular altında kalmış ve kalanklar teşekkül etmiştir.
4- Fyortlu Kıyılar
Fyort deniz istilasınınsa uğramış tekne vadilerledir. Bunları bugün ortadan kalkmış olan eski buzullar kazmıştır. Kutup bölgelerindeki ve buna yakın olan yerlerde bulunurlar. Tabanları bugünkü deniz seviyesinin bir kaç yüz metre altındadır. Enlilik profilleri U seklinde olan bu sarp kenarlı vadileri gerideki yüksek bölgelerden inen kalın buzullar kolaylıkla kazmıslardır. Buzullar ortadan kalktıktan sonra, bunların deniz istilasına uğraması ile fyortlar meydana gelmiştir.
Fyortlar yan yana sıralandığı kıyılara fyortlu kıyı denilmektedir. Bunlar çok parçalanmış önünde büyüklü küçüklü adalarının bulunduğu yüksek kıyılardır.
Norveç kıyıları bunun en karakteristik örneğidir. Fyortlu kıyılara benzeyen bitkiyi şekilde Adalı kıyıları’dır. Yayılış sahası sınırlı olan bu gibi kıyılar dördüncü zamanda buzular altında kalmış alçak bölgelerin kenarında görülmektedir. Bunların ilk bakışta dikkati çeken özelliği irili ufaklı yüzlerce adanın kıyı yakınına serpilmiş olmasıdır. Pek çoğu eski drumlın’ler olan adaların bir kısmı deniz aşındırması neticesinde ortadan kalkmış ve yerlerinde sığ platformlar kalmıştır. Bu platformların bazılarının kenarında plajlar ve kıyı okları mevcuttur. Bu kıyılar deniz karaya doğru muhtelif genişlikte ve uzunlukta klar (Fjard’ler) halinde sokulmuş ve kıyıya çok parçalanmış bir görünüş vermıstır. Bu sebeple bunlara Fyert’li kıyılar ‘da denir.
Bu kıyıların karakteristik örnekleri Fılandıya, Norvec, İsveç, Polonya, Danimarka,ile Labrodar kuzeyinde görülmektedir.
5- Boyuna Yapılı Kıyılar
Kıyının sekilenmesi üzerinde bölgenin jeolojık yapısının barız etkiler göstermiş etkiler olduğu hallerde kıyı tıpı seçilirken strüktür dikkate alınmaktadır. E.SUESS tarafından Atlantik tıpı tıpına ve Pasifik tipi olarak iki büyük kategoride ayrılması jeolojik yapıya dayanmaktadır. Pasifik tıpı tıpına kıyılarda tortul kayaçlardaki kıvrımların ekenleri kıyıya az çok paralel olarak uzanır. Bu özelliği dolası ile bunlara boyuna yapılı kıyılar denilmektedir. Atlantik tıpı tıpına kıyılar ise kıvrım eksenleri kıyıya dikey durumdadırlar. Bu sebeple bunlarla enine kıyılar denılmıştır.
Boyuna yapılı kıyılar yüksek, falezli kıyılardır ve ekseriya uzun mesafeler dahilinde önemli değişikler göstermeden devam edip giderler. Fakat bunların Dalmaç tipi ve faylı kıyı olmak üzere iki özel şekli mevcuttur.
A) Dalmaç Tipi Kıyı
Kıyı bölgesinde eksenleri kıyıya ve birbirine paralel olarak uzanan tepeler ve çukurlar (antiklinal ve senklinal grupları veya monoklinal bünye şekilleri)bulunduğu takdirde Dalmaç tipi denilen karakteristik bir kıyı meydana gelmektedir. Dalmaç tipi kıyının meydana gelmesi için senklinallerin veya sübsekant deprasyonların deniz seviyesine yakın bir durumda arka arkaya sıralanmış olmaları gerekmektedir.
Dalmaç tipi kıyıların Dalmaçya’da Brötanta’da İrlanda güneyinde karakteristik örnekler vardır.
B) Faylı Kıyı
Eksenleri kıyı çizgisine parelel olarak uzanan faylar tarafından meydana getirilmiş falezler de mevcuttur. Bunlar düz bir şekilde uzanırlar.
Faylı kıyılarda falezin yüksekliği ve uzunluğu; bölgenin morfolojik durumuna ve fayın teşekkül şartlarına bağlıdır. Alçak bir plato kenarında teşekkül etmiş kısa hareketli fayların
meydana getirdiği falezler sarp olmakla beraber yüksek değildirler. Buna karşılık dağlık bölgelerin kenarında teşekkül etmiş önemli bir fay yüzlerce metrelik sarp falezlerin meydana gelmesine sebebiyet verebilir.
Fayların kıyılar oldukça nadirdir. Yeni Zelanda’da Wellington civarında Kaliforniya körfezinde Angel de la Guarda adasında, Fransa güneyinde Provence kıyılarında bunların bariz örnekleri vardır.
6- Enine Yapılı Kıyılar
Kıvrımlı bünyeli arazide antiklinallerin meydana getirdiği çıkıntılar deniz tarafında burunları teşkil edilmiştir. Bunların arasındaki senklinaller ise koy durumuna geçmiştir.
Faylı bünyeli arazide horst ve graben’ler meydana gelecek tarzda bir şekillenme kendini göstermiş ise bunların dayandığı kıyılarda burunlar ve koylar birbirini takip eder. Transgresyonlar neticesinde horst’lar burun, bunların arasında graben’ler koy halinde geçmişlerdir. Ekseriyetle uzun oluklar şeklinde olan bu grabent’lere transgresyon safhasında önce akarsular yerleşmiştir. Bu sebeple bunların deniz yakınlarındaki kısımları bu transgresyonlar neticesinde ria veya haliç görünüşü almıştır. Bunlar zamanla dolarak kıyı ovalar durumuna geçerler. Bu suretle uzun bir mesafe dâhilinde yüksek, falezli kıyılar ile bunların arasındaki girintiler teşkil eden alçak kıyıların birbirini takip ettiği görülmektedir. Batı Anadolu kıyıları bunun karakteristik örneğidir.
Bazı kıyı bölgelerinde kıvrım eksenleri kıyı çizgisine verev olarak uzanmaktadır. Bu gibi yerlerde antiklinaller burunları, senklinaller koy veya körfezleri teşkil etmiştir. Cezayir ve Oran kıyıları böyledir.
7- Volkan Kıyıları
Oluşları volkanizmaya bağlı adaların kıyılardır. Bu adaların bir kısmı koni biçiminde oldukları için kıyıları daire şeklindedir. Bunlar her taraftan dalga aşınmasına maruz bulunmaktadır. Bu sebeple ada çevresinde sarp falezler teşekkül eder. Deniz aşındırması ilerledikçe gerçek falezler kendini göstermekte ve bunların önünde çok dar bir platform teşekkül etmektedir.
Volan adalarının bazıları birkaç koninin birleşmesiyle meydana gelmiş olduğu için, bunların kıyıları girintili çıkıntılıdır. Tropikal bölge denizlerinde bulunan volkan adalarının çevresinde ayrıca mercan resifleri de teşekkül etmiştir.
8-Resif Kıyıları
Resif kıyılarının başlıca özelliği organik menşeli oluşları ve coğrafi dağılışları tropikal bölgeye inhisar etmesidir. Resif kıyıları gerçekte mercan adalarının kıyılarıdır.
Mercan adaları, mercan denilen ve koloniler halinde bir arada yaşayan basit deniz hayvanlarının meydana getirdikleri teşekkülattır. Bunlara rasif denir. Mikroskpbik bir alg ile simbiyoz halinde yaşayan mercanların bulundukları ortamda foraminifer, lemelibranş, sünger ve alg cinsinden çeşitli organizma da mevcuttur. Bütün bu resif yapıcı canlılar öldükleri zaman beyaz ve tabakasız bir kalker yığını durumuna geçmektedir.
Kenar resifleri kıyı yanında bulunurlar. Ekseriya volkanik bir adanın kenarlarına yerleşmiş ve adayı çevrelemiştir. Set resifleri kıyıdan uzaktırlar. Bunlar küçük bir volkanik adanın açığında, onu uzaktan çevrelemiş vaziyette olabilir. Bu takdirde ada ile resif arasında lagon denilen ve okyanusa birkaç yerden açık bulunan derinliği çok az bir çukur mevcuttur.
Atol’ler okyanus ortasında daire veya elips şeklinde yahut lagon halindedir. Atol halkaları deniz yüzeyi hizasında bunun biraz altında bulunurlar. Bunlar devamlı olmaktan ziyade muhtelif yerlerde geçitleri bulunan halkalardır. Halkanın bazı kesimleri kalkerli kumlardan meydana gelmiş adlar şeklinde su üstüne yükselir.
Atol halkalarının çapları çok değişiktir. Laon tarafından çapları 50–60 km.yi bulan halkalar olduğu gibi, birkaç kilometre, hatta daha küçük olanları da vardır. Küçük atolere faro denir. Bunlar ekseriya düzüler halinde bulunurlar.
Atollerin Teşekkülü:
Mercanlar 25 metreden daha derinlerde yaşayamadıkları halde resif tabanlarının 600 metrede derinliklere kadar inmesi, bunların yerleşmiş bulundukları volkan konilerinin sonradan alçalmış olmasından ileri gelmektedir. Okyanus dibin pek yavaş bir tarzda çukurlaşması ile gerçekleşmiş olan bu alçalma esasında mercanlar derinleşen resiflerin üstünde yaşama ve çoğalma devam etmiştir. Darwin tarafından 1842 de ortaya konulmuş olan ve daha sonra Darwin tarafından kuvvetli kalıntılarla desteklenmiş olan bu izah tarzı atollerin halka şeklindeki durumunu sa açıklamaktadır. Darwin’e göre atollar volkanik adanın kenarına yerleşen kenar ve set resiflerinin gelişimi neticesinde teşekkül etmişlerdir.
Resif kıyılarının Morfolojik Özellikleri
Resif kıyıları okyanus tarafında bir sahanlık ile başlamaktadır. Aşağı yukarı su hizasında bulunan bu sahanlığın ön tarafı dik bir şekilde derinliğe doğru uzanarak volkanik temele dayanır. Sahanlığın büküldüğü yerde Lithothamnion’ların tesis etmiş olduğu 50 ila 100 santimetre yüksekliğinde ve genişliği 5–10 metre civarında bir çıkıntı mevcuttur. Okyanus dalgaları burada kırılırlar. Bu çıkıntıyı üzerinde taşıyan sahanlığın azami genişliği birkaç yüz metreyi geçmez. Sahanlığın nihayetinde bazı kesimlerde kum yığınlarından mürekkep adalar bulunmaktadır. Bunarın kenarı beyaz plajlar halindedir ve sık sık plaj taşına da rastlaır. Adaların orta kısımlarında 5–10 metrelik bir yükselmeden sonra lagon tarafına doğru tekrar alçalma olur ve lagın kıyısına geçilir.
Kıyı Taraçları
Kıyı taraçları, bugünkü kıyıdan daha yüksekte, düz veya denize doğru hafifçe eğimli yüzeylerdir. Bunların gerisinde ekseriya şekillerini az çok muhafaza etmiş ölü farezler vardır. Taraçalar eski plaj şeritlerine veya abrazyon platformlarına tekabül ettikleri için bunların üzerinde kum ve çakıl depoları ve kavkılar bulunur. Fakat çok olay taşınır materyal oldukları için, bilhassa eski taraçalarda bunlar hemen tamamıyla ortadan kalkmışlardır. Bu gibi taraçalarda ekseriya toprağa karışmış olan çakıllara ve kavkılara rastlanır.
Kıyı taraçaları muhtelif irtifalarda bulunurlar. Kolay yarımadasında olduğu gibi bunların 230 metre yükseklikte, İskandinavya yarımadasında olduğu gibi 275 metre, Yeni Zemlia’da olduğu gibi 400 metre yükseklikte bulunanları vardır. Fakat bunlar istisnai durumlardır. Tektonik ve izostatik hareketlerde deformasyonlara uğramamış olan kıyılarda bunlar ostatik seyrini ve şeklerini muhafaza etmişlerdir. Bunların en eskileri olan ve en geride bulunan Sicilien taraçaları 90–100 metre civarında bir irtifadadırlar. Tyrrhenien 10–15 metre irtifada Monastrien taraçaları bulunur. Ayrıca alçak kıyılarda 4 – 5 metre civarında da Flandrien’ne ait beşinci bir taraça seviyesinde seçilmektedir.
KIYILARIN OLUŞUMU VE GELİŞİMİ
1-Kıyıların Oluş ve Gelişimde Genel esaslar
Tarife göre kıyı, kara ile denizin temas noktalarının meydana getirdiği bir çizgi boyunca uzanmakta ve bütün kıtaları çevrelemektedir. Şu halde kıyıların oluşu her şeyden evvel tutar kenarlarının teşekkülüne bağlıdır. Fakat kıtaların kenarları muhtelif morfolojik nitelerin bulunduğu kompleks sahalardır. Bu sebeple deniz ile temas halinde olan karanın jeolojik yapısı ve morfolojik durumu kıyının ilk şeklini tayin etmiştir.
Gerçekte kıyıların meydana gelişi kıtaların oluşuna bağlı bulunmaktadır. Mesela Kuzey ve Güney Amerika kıtalarının batı kıyıları yüksek dağ sıralarını yamaçları tarafından hazırlanmıştır. Asya’nın doğusunda kıyının esas hatları üzerinde girlantlar sisteminin etkisi barizdir. Kuzey ve Batı Avrupa kıyılarının mühim bir kısmı ova kıyıları şeklinde oluşunda bölgenin asli morfolojik durumunun rolü bulunduğu aşikârdır. Ege kıyıları’nın şekillenmesinde dördüncü zamandaki tektonik hareketler rol oynamıştır. Kıyıların gelişimi değiminde bu safhalardan sonraki değişimleri anlıyoruz.
Olayları genelleştirmek üzere kıyı gelişimi bahsinde kara erozyonunda olduğu gibi nazari aşınım safhalara ayrılmıştır. Gençlik safhasının takiben kıyının olgunluk safhasına geçtiği ve bu safhanın sonunda erozyon ve tesis faaliyetlerinin son derece yavaşladığı bu suretle kıyı aşınım devresinin sona erdiği kabul edilmektedir.
D.W JOHNSON’ un kıyı aşınımı safhalarını göstermek üzere çizdiği profiller bu hususta klasik bir değer kazanmıştır. Bütün şartlar aynı kaldığı takdirde, başlangıçta dalga etkisi ile falez belirtmekte ve önceleri suretle gerileyerek yüksekliği artmakta, önünde geniş bir abrozyon platformu teşekkül etmektedir. Platform üzerinde dalgaların paleze erişmesini önleyen bir plajının meydana gelmesi aşınım devresinin sona erdiğini gösterir. Nazari olarak tasarlanan bu aşınım devresi zarfında kıyıdaki intizamsızlıkların ( girinti ve çıkıntıların ) burunlar dalga aşındırmasıyla gerilemek, koylar dolmak suretiyle ortadan kalkacağı, kıyı çizgisinin düzleşeceği kabul edilmektedir. Bu nazari aşınım derecesi meselesinde ayrıca dalga aşındırmasının sınırlı olup olmadığı hususuca münaşaka edilmiştir. D.W JOHNSON’a göre dalga aşındırması zamanla abrozyon platformunu da ortadan kaldırabilir ve olgunluk safhası sona ererek gelim devam eder. DE MARTONNE’ göre kıyının devamlı şekilde gerilemesi ancak direnci çok az olan kayaçların bulunduğu yerler için bahis konusudur.
Bir aşınım devresini mevcudiyeti kabul edildiği takdirde, gelişimin devamı esnasında kendini gösterebilecek olan bazı olayları da dikkate almak gerekmiştir. Mesela kıyı bölgesini batması veya pozitif bir östatik hareket aşınma devresinin uzanmasına sebebiyet veriri. Çünkü her iki olayda falezin gençleşmesine imkân hazırlar bu gibi kıyılarda aşınma uzun zamandan beri devam ettiği halde gençlik safhası görülmektedir.
2- Kıyıların Gelişiminde Klimatolojik, Jeolojik ve Morfolojik Farklılığın Etkisi
Aşınım devresi zarfında kıyıların gelişmiş oldukları gelişim safhaları üzerinde muhtelif faktörlerin rolü bulunmaktadır. Bu sebeple Flandrien trasgresyonu ile başlamış bulunan yeni aşınım devresi esasında dünya kıyıları klimatolojik, jeolojik, morfolojik vs faktörlerin etkisi ile yer yer birbirinden farklı gelişim safhalarına erişmiştir. Bu hususları şu şekilde özetleyebiliriz:
Kıyı gelişiminde normal olarak girintiler ( koy, ria, liman, haliç ) dolmakta ve kayalık çıkıntılar ortadan kakmaktadır. Buna kıyının düzleşmesi ( regularisation ) denir. Bu düzleşme erozyon ve tesis faaliyetlerinin müşterek neticesidir. Fakat kıyıda böyle bir gelişimin gerçekleşmesini önleyen olaylar da kendini göstermektedir. Mesela jeolojik yapının kıyı boyunca değişik tabiatta olması, tektonik olaylar, deltaların büyümesi, volkanizma faaliyetlerini gelim esnasında kıyı çizgisinin intizamını bozarak düzleşmeye engel olurlar veya onu geciktirirler. Bilhassa kıyı boyunca kayaçların kıyı boyunca kayaçların değişik tabiatta olmasından ileri gelen farklı aşınma gelişimin ilk safhasında göstererek kıyı çizgisin girintili çıkıntılı bir şekil almasına sebebiyet verir. Gerçekten yumuşak kayaçların bulunduğu kıyılar, sert ve dirençli kayaçların kıyılarına nazaran daha süratli gerileyeceği için, buralarda girintiler meydana gelir. Buna karşılık sert kayaçların kıyıları çıkıntılar teşkil eder. Bu süratle kıyı çizgisinde bir intizamsızlık kendini gösterir.
Kıyı tipleri bahis de gördüğümüz muhtelif kıyılar özellikleri dolayısıyla, bir aşınma devresi zarfında birbirlerinden farklı gelişim safhaları takip ederler. Umumiyetle yüksek kıyıların gelişimleri ağır gitmektedir. Kara erozyonu ile mukayese edilince gelişimindeki bu ağarlık açık şekilde beli olur. Yüksek kıyılar boyunca asılı vadilere nadiren rastlanması bu bakımdan dikkate değer bir anlam taşımaktadır. Asılı vadilerin bulunduğu yerlerde felez gerilemesi vadilerin derinleşmesinden çok daha yavaştır. Bazı bölgelerde kıyı aşınımının ağır gittiğini gösteren başka kalıntılar da vardır. Mesela kıyının hemen gerisinde taraçların bulunması gerilemenin pek yavaş olduğunu gösterir.
Diğer taraftan, rialı kıyıların gelişiminde ayrı özellikler mevcuttur. Bunların gelişimi koyların dolması ve bunların gerilemesi tarzında olduğuna göre, hangi safhada olduğu tespit edilebilir. Riaların süratli veya yavaş dolması, haliçlerde olduğu gibi, buraya dökülen akarsuların getirdikleri alüvyon miktarına ve gelgit olarlarının kuvvetine bağlıdır. Fakat bazen ria olduğu halde pek az gerilememiş ve henüz bir abrazyon platformu teşkil etmemiş olabilir. Böyle bir durumda rianın şekil gelişiminin ileri bir safhasını gösterdiği halde, falez henüz gençlik safhasını göstermektedir. Gelgit olayının kuvvetli olduğu bölgelerde bunun aksi durumla karşılaşılabilir. Burada olgunluk safhasını gösterdikleri halde, rialar dolmamıştır. Aynı hususlar haliçler için mevcuttur.
Görülüyor ki bazı hallerde kıyı gelişimi nazari olarak yapılan izah tarzlarına uymamaktadır. Kıyı gelişimi üzerinde iklim şartlarının etkisine örnek olarak tropikal bölge kıyılarından bazı kesimler gösterilebilir. TRİCART’ın yaptığı açıklamalara göre, tropikal bölgenin her mevsimi yağışlı kesimlerde bulunan kıyılarda gelişim şartları ılıman bölgelerden çok farklıdır. Tropikal bölge kıyılarında umumiyetle çıplak falezler ve bunların önünde birikmiş çakıllar nadirdir geniş plajlarda birbirlerinden ayrılmış şekilde bulunan hemen tamamıyla bitkilerle örtülü olduğu görülmektedir. Bilhassa granit veya gnays gibi kayaçların falezleri bu sık bitki örtüsü altında süratle ayrışıma uğramakta ve teşekkül eden materyal dalgalar tarafından alınmaktadır. Fakat dolerit, gabro veya kalker gibi ayrışıma elverişli olmayan kayaçların falezleri istisna teşkil eder. Bunların üzerinde ekseriya vejetasyon da zayıftır, hatta bazı yerde falez tamamen çıplaktır.

http://www.lovepowerman.net/
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası  »  Coğrafya
 »  KIYI TİPLERİ VE OLUŞUMU

Forum Ana Sayfası

Forum Yazılımı:   php Kolay Forum (phpKF)  ©  2007 - 2010   phpKF Ekibi

Love Power Man

 RSS Beslemesini Görmek için Tıklayın   RSS Beslemesini Google Sayfama Ekle   RSS Beslemesini Yahoo Sayfama Ekle