phpKF - php Kolay Forum  
Ana Sayfa  |  Yardım  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
Forumunuz Hayırlı olsun yenilendi

Resim Ekleme

Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı
Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun" Uyarınca Gerekli Durumlarda İletişim Sağlanabilmesi İçin Eklenmiştir. Lütfen Gerekli Durumlarda Kullanınız... İbrahim uzun Esatpaşa mah 3.demiryollu 1201.sk no:28 menemen/izmir/Türkiye email :Uzun_70@hotmail.com
Forum Ana Sayfası  »  Biyoloji
 »  HORMONLAR

Yeni Başlık  Cevap Yaz
HORMONLAR           (gösterim sayısı: 2.167)
Yazan Konu içeriği

boşluk

lovepowerman
[lovepowerman]
lovepowerman

Kullanıcı Resmi

Kayıt Tarihi: 13.09.2010
İleti Sayısı: 2.590
Şehir: İzmir
Durum: Forumda Değil

E-Posta Gönder
Web Adresi
Özel ileti Gönder

Konu Tarihi: 11.10.2010- 00:18
Alıntı yaparak cevapla  


HORMONLAR

Vücutta bulunan bir çok organların salgıları doğrudan doğruya kana karışır. bu salgılar kendilerini yapan organlardan bir kla taşınmadıklarından bu organlara bazen
ksız bezler dendiği gibi daha ziyade endokrin organlar denir.Endokrin organların salgıları muayyen fizyolojik özelliklere sahiptirler.Bu salgıların etken maddelerine
hormon denir. Selye (1947) hormonları şöyle tarif etmiştir.
"Hormon belirli hücreler tarafından yapılan ve aktivitesini etkilediği uzak yerdeki hücrelere,kanla taşınan bir fizyolojik organik bileşiktir"
Hormonlar vücut regülatörleridirler,vücudun düzenli çalışması için mutlaka lüzumludurlar.Gerçekten hormonların çoğu,hayat için esansiyeldirler.Eğer bunları yapan
organlar çıkarılacak olursa ölüm vukua gelir.
Mesela,insulin,parathormon ve mineral kortikoidlerin mevcudiyeti hayati önem taşır.Ekseri hayvan nevilerinde bu hormonların noksanlığında (insulin için gevişenler
müstesna) kısa zaman sonra mineral metabolizmasında ve hücre metabolizmasında ölüme sebep olan ağır bozukluklar husule gelir.Halbuki diğer hormonlar mevcut olmasa
dahi hayat olayları sadece yavaşlamış olarak seyirlerine devam eder.Hayvanın hayatı tehdit altında kalmaz.
Hormon sekresyonunun sevk ve idaresi sinirsel yolla olduğu gibi humoral yolla da mümkündür.
Bazı muayyen hormon bezlerinin organizma için önemleri çok eskiden beri bilinmektedir.Uzun zamandan beri bunların fonksiyonları hakkındaki bilgiden,cinsiyet
bezlerinde kastrasyon yapmada pratik olarak yararlanılmaktadır.Bununla beraber, konsantrasyonun dayandığı olaylar,ilk olarak içinde bulunduğumuz yüzyılın başında
keşfedilmiştir.
Berthold 1849 yılında, kastre edilmiş horozlarda bir testisin transplantasyonundan sonra erkeklik cinsiyet belirtilerinin (ibik v.s.) geliştiğini göstermiştir.İç salgı terimi ilk
defa 1855 yılında Claude Bernard tarafından,karaciğerden kana glikoz verilmesini ifade etmek vesilesiyle kullanılmıştır. Önemli ilerlemeler, hayatı uzatmak maksadı ile
bilhassa cinsiyet bezlerinin transplantasyonu sorunları ile meşgul olan Brown-Sequard'ın hormon araştırmalarına borçludur. Bir hormon bezinden ilk defa saf halde etkili
bir maddenin hazırlanması, 1901 yılında Takamine tarafından, adrenalin elde etmek sureti ile başarılmıştır. Hormon terimi ilk defa Bayliss veStarling tarafından ince
bağırsak mukozasında sekretin teşekkülünü göstermek vesilesi ile 1902 yılında kullanılmıştır. Hormon terimi yunanca kökenden gelmekte ve uyarmak,canlandırmak
manasına gelmektedir.
Bir hormonun etkisi için çok küçük konsantrasyona (ekseriya< 10?8 M) ihtiyaç vardır bu miktar molekül ağırlığına göre w ile birkaç mg. dir.
HORMONLARIN SINIFLANDIRILMASI
Hormonların sınıflandırılması zordur. Çünkü ne teşekkülleri muayyen bir organa aittir ve nede hormon kavramı henüz yeter bir kesinlikle endojen etken maddelerden ayrıla
bilmiştir
Hormonlar , en çok kullanılan sınıflandırma prensiplerine uyacak şekilde aşağıdaki tarzda sınıflandırılırlar.
1- Hypothalamus'un (releasing hormone, liberine, release inhibiting hormone) ve Neurohypophyse'in neurosekretorik hormonları :
Hypothalamusta veya neuroypophysede yapılırlar.Yapıldıkları yer ile etki gösterdikleri yerler birbirinden uzaktır.Hypophyse ön lobu üzerine (liberine) veya organa
(neurohypophyse) etki yaparlar.
2- Gonadotrope (adenotrope) hormonlar: Hypophyse ön lobunda veya plasenta da yapılırlar.Yapıldıkları yer ile etki gösterdikleri yerler arası birbirinden uzaktır.Endokrin
organlar üzerine etki gösterirler. Misal: ACTH, STH, TSH, FSH, LH, ICSH, CG
3- Glandüler hormonlar: Endokrin organlarda yapılırlar (hypophyse ön lobu, böbrek üstü bezi, tiroit bezi, pankreas, testisler, ovarium, plasenta, epiphyse, thymus)
Yapıldıkları yer ile etki gösterdikleri yerler birbirinden uzaktır.
4- Doku hormonları: Daha ziyade sindirim kında yapılırlar (mide, ince bağırsak).Yapıldıkları yer ile etki gösterdikleri yerler birbirine yakın veya uzaktır.
Misal : Gastrin,pankreosymin, sekretin, Gip,Vıp
5- Mediatör Maddeler : Organlarda veya kanda yapılırlar.
Yapıldıkları yer ile etki gösterdikleri yerler birbirine yakın veya uzaktır
Misal : Angiotensinogen, angiotensin, kinine, histamin, seratonin, prostaglandinler, neurouansmitter.
Hormonlar kimyasal yapılarına göre aşağıdaki tarzda tasnif edilirler
1- Steroid hormonlar
2- Amino asitlerden veya yağ asitlerinden türemiş hormonlar
3- Peptid veya proteohormonlar
HORMONLARIN ETKİ MEKANİZMASI
Hormonların gerçek etki yeri hücre ve hücredeki metabolizmadır. Hormonların iki etki mekanizması vardır.
1- Cyclic-AMP ve Cyclic-GMP vasıtası ile enzimleri aktive etmek veya engellemek sureti ile hormonların etki göstermeleri.
Çok sayıda hormon, çok kısa bir süre içerisinde (30-60sn'de) hedef organın hücre zarında lokalize olmuş özel reseptör ile reaksiyona girmek ve yine membrana bağlı
adenyl-cyclase enzimini aktive etmek sureti ile tesir ederler (tablo15.1). Adenyl-cyclase'in etkisi ile hücre içindeki cyclic-Amp ( 3'-5'-AMP) konsantrasyonunda artma
husule gelir Cyclic-AMP, enzim üzerine allosteric etki gösterir. Bu suretle enzim (ATP'ye -bağlı ) fosforlaşarak aktivitesi artar veya engellenir (kinase'lar). Henüz
açıklanmamış bir mekanizma ile cyclic-AMP ayrıca hücre geçirgenliğini doğrudan doğruya arttırabilir.Cyclic-AMP ninkine benzer bir etki ile cyclic-GMP,Ganyl-cyclase
reaksiyonunda hormonun etkisi ile GTP dan meydana gelir ve protein kinası ile aktive edilmek suretiyle hücre metabolizmasının düzenlenmesine iştirak eder.
Cyclic-AMP üzerine etkili hormonun organ için spesifik oluşu, münhasıran hedef
Organın hormoniçin özel reseptöre sahip oluşu ile meydana gelir. Bu mekanizmada hormonun özel oluşu, hücre
reseptöründe sona erdiğinden ve bu suretle vukua gelen sekonder reaksiyon bütün hormonlar için Cyclic-AMP etki prensibine göre seyrettiğinden, Cyclic-AMP "hormon
etkisinin ikinci habercisi" (second messenger) olarak da gösterilir. Cyclic-AMP'nin 5'AMP ye (cyclic-GMP nin 5'GMP) ye yıkılması bir phosphodiesterase tarafından
yapılır. Hücrenin spesifik bir reseptörüne bir hormom bağlanmak suretiyle adenyl-cyclase'ın aktive edilmesiyle, hücreye kalsiyum alınmasında bir artma bir birine bağlana
bilir. Bu etki, Cyclic-AMP nın sellüler kalsiyum deposunun boşaltılmasını kolaylaştırmasıyla şiddetlenir. Hücre içi kalsiyum konsantrasyonunun artması, bir yandan
kalsiyuma bağlı metabolizma reaksiyonlarının regülasyonunu etkiler, öte yandan adenyl-cyclase etkisini önleyici etki gösterir
2.Gen aktivasyonu yolu ile hormonların etkilerini göstermesi
Bir çok hormonlar özellikle steroid hormonlar hedef organdaki belirli enzimleri veya diğer proteinleri indüklemek sureti ile etkilerini gösterirler.
Steroid hormonlar hedef organa kan yolu ile giderler.Bunun için hormon önce kan proteinlerinden steroid hormon bağlayan özel bir protein ile birleşir ve bu şekilde
taşınır.Hedef orgada steroid hormon,cytoplasma reseptör proteini tarafından devralınır.Bu reseptör protein steroid hormon tarafından konformasyon değişikliğine
uğratılır.Aktive olmuş steroid hormon-reseptör-kompleksi hücre çekirdeğine gelir,burada özel akseptör özelliği olan bir chromatinprotein'e bağlanır.
Bu esnada DNA dan ayrılma vaki olur.Chromatin proteinin ayrılması ( RNA-protein biyosentezi sonucu ile birlikte) gen aktivasyonu olarak yorumlana bilir. Steroid
hormon,cytoplasmic reseptör ve chromatin proteininden meydana gelen üçlü kompleks daha sonra cytoplasma'ya geçer,hormon (muhtemelen kimyasal değişikliğe
uğradıktan sonra) hücreyi terkeder, cytoplasma reseptörü tekrar kullanılmak üzere hazır vazıyette bulunur.(şekil 15.1).
Çeşitli steroid hormonlar için cytpolasma reseptörleri hedef organda yanyana hatta muhtemelen aynı hücre içinde bulunurlar.Bu durum steroid hormonların organa özel
olmalarını,keza antagonistik veya synergetik etkilerini açıklar.
HORMON ÖN MADDELERİ
Ribozamlardaki protein biyosentezi bölgesinde ilk teşekkül eden tercüme ürünü translation product proteohormonlar ekseriya yüksek molekül ağırlıklı hormon ön
maddeleridir. Bu ön maddelerden postribozomal tamamalayıcı olaylarla kan dolaşımına verilen etkili hormon teşkil edilir.
Endoplasmic
Golgi
Pra-pro- Hormon
prohormon
Hormon
reticulum
Apparat

HORMON TAYİN METOTLARI

İç salgı bozukluklarının teşhisi için dolaşım kanındaki hormon miktarının bilinmesi önemlidir.ekseriya, miktarları fevkalade küçük olduğundan (nanomol-picomol
miktarlarında bulunurlar) ancak çok hassas metodlarla ölçülebilirler.
Radioimmun Tayin Metodu
Radioimmun tayini,bir izotopla işaretli antijenin işaretlenmemiş antijenle rekabete girerek antikorla bağlandığı kompetitif bağlanma yöntemidir.
Kandaki proteohormonların kantitatif radioimmun tayinleri, önce (hayvansal dokudan) saf halde hazırlanan ve radioisotop 125I ile işaretlenen proteohormonun
heterolog bir antikor ile çöktürülmesi esasına dayanır.
Aşağıdaki eşitlik radioimmun tayininin teorik reaksiyon basamaklarını göstermektedir.
Antikor konsantrasyonu sabittir ve işaretli sabit antijen [xAg] konsantrasyonundan daha küçüktür.İşaretlenmemiş antijen [Ag] konsantrasyonu değişkendir.Reaksiyon
sırasında, işaretli ve işaretlenmemiş antijen molekülleri, antikor üzerindeki serbest bağlanma yeri için yarışırlar ve bu olay sırasında çözülebilir antijen-antikor kompleksleri
oluşur.Bağlı işaretli antijen miktarı, bağlı işaretlenmemiş antijen miktarı ile ters orantılıdır.Başka bir deyişle işaretlenmemiş antijen miktarının artması ile, işaretli antijenin
antikora bağlanması önlenir.Normal olarak dengeye ulaştıktan sonra bağlı ve serbest fraksiyonlar ayrılır ve her iki fraksiyondaki radioaktivite miktarı, örnekteki (miktarı
ölçülecek) işaretlenmemiş antijenin konsantrasyonunun bir ölçüsüdür.Radioimmun tayin yalnız protein ve peptidlere (antigene) uygulanmaz, bilakis, steroid hormonlar,
ilaçlar v.s.gibi başka madde gruplarına da uygulanır.
Kan plazmasındaki steroid hormonlar ve bunların idrarda gözüken atılma ürünleri gaz kromatografi yardımı ile birbirinden ayrılabilirler ve kantitatif olarak tayin
edilebilirler.
HORMONLARIN HEKİMLİK YÖNÜNDEN ÖNEMİ
Hormonlar, intermediyer metabolizmanın, su ve elektrolit alış verişinin, büyümenin, seksual gelişimin ve seksual fonksiyonların regülatörleri olarak hayati öneme sahip
olan, tamamen yokluklarında bir çok hallerde ölüme sebep olan endojen etken maddelerdir.Bundan dolayı hekimin vazifesi bir hormon bezinin hipofonksiyonunu veya
noksanlığını tam zamanında teşhis etmek ve substitüsyon tedavisine başlamaktır. Keza bir hormon bezinin hiperfonksiyonu hastalık belirtilerine sebep olabilir.Ekseriya
hormon prodüksiyonunun bozulduğu, kandaki hormon miktarının veya karakteristik hormon yıkılma ürünlerinin veya hormon atılma ürünlerinin kantitatif tayini ile teşhis
edilir. Keza kan plazmasındaki anorganik veya organik maddelerin normal konsantrasyonlarında değişiklik meydana getiren metabolizma üzerine etkileri,hormon
idaresindeki bozuklukların tanınmasına yarar.
Bir hormonun yokluğunda veya hipofonksiyonunda,buna karşı gelen hayvansal organdan saf halde hazırlanan hormonun substitüe dilmesi mümkündür.Bu
durumda,ekseriya hayat boyunca süren devamlı tedavi yapılması icap eder (mesela insulin tedavisi).Bir hormon tedavisinde,bütün proteohormonların parenteral,yani
enjeksiyonla verilmesi mecburiyeti vardır.Buna sebep proteohormonların ağız yolu ile alınması halinde sindirim kında proteolitik enzimlerle parçalanmaları veya
rezorbe edilmemeleridir.Bu durum araştırıcıları proteohormonların yerine tamamen veya kısmen geçebilen etken maddeleri aramaya sevketmiş ve bu aramalar kısmen
başarılı olmuştur. Hormon tedavisinde, tedavi maksadı ile verilen hormonun yalnız bir primer subbstitüsyon etkiye sahip olmadığını bilakis sekonder olarak yapan diğer
bezleri de uyarabileceğini veya faaliyetten alıkoyabileceğini göz önünde tutmak zorundadır.Bir çok hormonun yapısı anlaşılıp, saf halde elde edilmesinden sonra bir çok
hallerde bunların kimyasak sentezleri de başarılmıştır.Hormon ve hormon etkisi bilgisi endokrinoloji adı altında hekimliğin önemli bir bölümü olmuştur.
KONSTİTÜSYON VE ENDOKRİN SİSTEMİ
Evcil hayvanlarda verim kabiliyetinin ve büyüme hızının önemli ölçüde artması, endokrin sistemin aktivitesinin yükselmesi ile paralel seyreder.Endokrin regülasyon
kapasitesi, hayvan nev'ine ve bireyine göre değişir ve kalıtsal ve çevre faktörlerine bağlıdır.
Gebeliğin sonuna doğru ve laktasyonda bilhassa metabolizma ağır yüklenir.Bu devrede konstitüsyonu zayıf sığırlarda ve domuzlarda metabolizma bozuklukları çok
görülür ;buna mukabil konstitüsyonu kuvvetli hayvanlar aynı beslenme ve bakım şartkarında herhangi bir bozukluk göstermezler.
HYPOPHYSE
Hypophyse (pituitary) organizmanın endokrin aktivitesinin büyük bir bölümünü kontrol eder. Hypophyse kelimesi yunanca az gelişmiş anlamından köken alır ve beyin
altında bulunduğunu ifade eder.Hypophyse anterior ve posterior loplarda pars intermediadan terekküp eder. Bu kısımlar embriyolojik,histolojik ve fonksiyonel olarak
birbirinden ayrılırlar. Anterior bölüm,diğer adı ile adenohypophyse,glandulerdir ve damar bakımından zengindir.Neural bölüm,neurohypophysis adlarıda verilen posterior
lop,çok sayıda sinir telleri ve hypophyse'in sapını teşkil eden bazı glanduler elementlerle hypothamus bölgesine sıkı sıkıya bağlanmıştır.Her ne kadar neurohypophyse'in
sekresyonları adenohypophyse'in hormonal aktivitesini çoğaltırsa da adenohypophyse ile neurohypophyse arasında küçük direkt fonksiyonel ilşki mevcuttur.Halbuki herbir
lob hypothalamus ile önemli karşılıklı etkileşime sahiptir.
Hypophysectomy'in başlıca etkisi adenohypophyse fonksiyonunun tamamen kaybından ileri gelir.Yalnız adenohypophyse'in uzaklaştırılması ile benzer tesir görülebilir.
Sadece neural lobun uzaklaştırılması genellikle göze çarpan herhangi bir bozukluğa sebep olmaz.
Hypophyse nisbeten küçük bir organdır. Atlarda ve sığırlarda fasulye, domuz ve koyunlarda bezelye büyüklüğündedir. Organ kan damarı bakımından zengindir.
Hypophyse'in alınmasından sonra hayat olaylarını kuvvetle etkileyen bozukluklar ortaya çıkar.Genç hayvanlarda gelişme gecikir veya durur.Tiroid bezi ve böbreküstü
bezi kabuğu az gelişir.Hayvanlar çevre etkilerine karşı çok duyarlıdırlar.Hypophyse'i alınmış hayvanların karbonhidrat metabolizmasını regüle etme kabiliyetleri sınırlanır
ve devamlı olarak karbonhidrat verilmezse hypoglycemie belirtileri gösterirler.Kan basıncı ve kas tonusu düşer.Süt veren hayvanlarda süratle süt sekresyonu
durur.Hypophysectomie'li hayvanlar itinalı bakımla uzun zaman yaşatılabilirler.Soğuğa,enfeksiyonlara ve açlığa bilhassa duyarlıdırlar.
Hypophyse hormonları ya doğrudan doğruya vücut hücreleri üzerine tesir ederler veya diğer iç salgı bezleri (adrenotrop hormonlar) aracılığı ile tesir
ederler.Hypophyse'in çeşitli bölgelerinde aşağıdaki hormonlar yapılır :
1-Hypophyse ön lobu (adenohypophyse)
a)Metabolizmayı etkileyen hormonlar. Smatotropic Hormon (STH, büyüme hormonu)
Adrenocorticotropic Hormon (ACTH ,başlıca etkisi böbreküstü bezi kabuk kısmı üzerinedir.)
Thyroid-Stimulating hormon (TSH,Thyroid bezini etkiler).
b)Seksüel bezleri etkileyen hormonlar (Gonadotropik hormonlar)
Follicle-Stimulating hormon (FSH)
Interstittial Cell-Stimulating hormon (ICSH , buna Luteinleştiren hormon (LH)da denir).
Luteotropic hormon(LTH,prolaktin).
2-Hypophyse'in orta lobu
Melanophor hormon (intermedin)
3-Hypophyse'in arka lobu (neurohypophyse)
a)Vasopressin
b)Oxytocin
Hypophyse ön lobu
Hypophyse ön lobu diğer hormon bezlerinin aktivitelerinin regülasyonunda önemli rolü olan bir organdır.Bu organın başlıca vazifeleri :
a) Büyüme ve gelişmeyi teşvik etmek
b) Metabolizmayı düzenlemek
c) Cinsiyet organlarını geliştirmektir
Hypophyse ön lobunun fonksiyonu ile hypothalamus arasında yakın bir ilişki mevcuttur.Hypothalamus'un elektrik ile uyarılması ön lob hormonlarının fazla salgılanmasına
sebep olur.Köpeklerde ve tavşanlarda çiftleşme (coitus) sinirsel yolla hypothalamus üzerinden gonadotropin salgılatır.Gonadotropin de birkaç saat sonra ovulation'asebep
olur.
a) Somatotropic hormon (STH,büyüme hormonu)
Büyüme hormonu büyük bir değişim hızına sahiptir.İnsan büyüme hormonunun yarı ömrü 15-30 dalikadır.Sığır kanında büyüme hormonunun yarı ömrü 7,5
dakikadır.Büyüme hormonu omurgalı hayvanlarda doğumdan sonraki büyümenin uyarılması ve regülasyonu için önemlidir.Genç hayvanlarda,hypophyse'in alınmasından
sonra büyüme gecikir ve nihayet ölüm vaki olur(şekil 15.2).
Büyüme Hormonu Kimyası:
Büyüme hormonu basit bir protein yapısına sahiptir.İnsan dahil birkaç nevi için büyüme hormonu yapısındaki amino asitlerin tamamının diziliş sırası tespit
edilmiştir.Büyüme hormonu sığırlarda 396, maymunlarda 241, insanlarda 245 amino asit ihtiva eder.Molekül ağırlığı sığırlarda 46000,domuzlarda 41600, koyunlarda 47000,
insan ve maymunda 26000 dir.Büyüme hormonunun enzimatik parçalanması ile büyümeyi teşvik edici spesifik gücünün %25 inden fazlası harap olur.
Biyolojik Aktivesi Büyüme hormonu biyolojik aktivite bakımından önemli nevi spesitifesi gösterir;
her ne kadar değişik bir elde edilen preparat birçok nevilerde etkili ise de sadece primatlardan (insan,maymun,ape ve lemur'ların dahil bulunduğu memelilerin en yüksek
sınıfı) elde edileni insanlarda etki gösterir.Sığır büyüme hormonu insanlarda biyolojik aktiviteye sahip değildir.Büyüme hormonu, muhtemelen gen aktivasyonunu ve
ribozomların faaliyetlerini idare etmek suretiyle etkisini gösterir.Aç hayvanlara büyüme hormonu enjekte edildikten sonra bir kaç saat içinde kanda ve dokularda serbest
amino asitlerde azalma, doku proteininde artma ve kan ve idrar üre miktarında azalma görülür.Adlibitum yemlemede azot dengesi pozitif olur.Büyüme hormonu deney
hayvanlarında hyperglycemie meydana getirmek suretiyle indirekt olarak insulin salgılatır.Büyüme hormonunun büyük miktarı devamlı olarak verilirse önce ?-hücrelerini
uyarır sonra bunların dejenere olmasına sebep olarak devamlı diabetez meydana getirir.(diabetogen hormon) Büyüme hormonu, kan plazmasında yağ asidi miktarında bir
yükselme, dokuların yağ asitlerinde mobilizasyon, ısı üretiminde artma ve respirasyon katsayısında düşme meydana getirir.Büyüme hormonu normal büyüme için
lüzumludur.Büyüme hormonunun toplam tesiri kilo artması ve büyüme şeklinde organizmada kendisini gösterir.Organ büyümesi ve vücut ağırlığı artması birbiriyle takriben
orantılı gider.
Büyüme hormonunu başlıca etkileri aşağıdaki tarzda özetlenebilir:
1-Protein sentezinin teşvik edilmesi ve pozitif azot dengesi meydana getirecek tarzda protein değerlendirilmesinin iyileştirilmesi.
2-Yağ mobilizasyonu ve karbonhidrat teşkilini gerektirecek yönde karbonhidrat ve yağ metabolizmalarını etkileme.
3-Kemik büyümesini ve kalsiyum ve fosfat değerlendirilmesinin iyileştirilmesini teşvik etme.
Büyüme hormonunun büyümeyi teşvik edici etkisi, tiroid bezi hormonu ve insulin tarafından desteklenir.ACTH, büyüme hormonunun büyüme üzerine etkisinin zıttı
tesir eder.
Hayvan yetiştiriciliğinde seleksiyon ve beslenmenin iyileştirlmesi neticesi olarak evcil hayvanlarda büyüme hızı son 150 sene içinde oldukça arttırılmıştır.Burada
büyüme safhasında büyüme hormonunun fazla teşkil edilmesi kesin öneme sahiptir.
Büyüme hormonunun sekresyonu
Somatotropic hormonun teşekkülü ve sekresyonu hypothalamusta yapılan iki etkili madde tarafından kontrol edilir. STH- boşaltıcı hormon (Growth hormon Relasing
Factor,GRF) hypohyse ön lobunda somatotropic hormon yapılmasını ve salgılanmasını uyardığı halde, somatotropic hormonun serbest hale geçmesini önleyen ikinci bir
hormon zıt etkigösterir. Bu sebepten bu ikinci hormona somatostatin adı verilir.Somatostatin pankreasın Langerhans adacıklarının ?-hücrelerinde,mide,duodenum ve
jejunum mukozalarında da teşkil edilir ve salgılanır.
Adrenokortikotropik hormon (ACTH)
Hypophyse ön lobu, böbrek üstü bezi kabuk kısmının yapısını ve fonksiyonunu koruyan bir hormonu devamlı olarak salgılar bu hormon hypophyse ön lobunun bazofil
hücreleri tarafından teşkil edilir. Sığırlarda ve domuzlarda hypophyse ön lobunun önorta(anteromedial) kısmında diğer kısımlara nazaran 4-13 misli ACTH bulunur. Hormon
daha ziyade domuz hypophyse'inden, nadiren koyun vesığır hypophyse'lerinden izole edilir.ACTH bir polipeptiddir.Molekül ağırlığı saflık derecesine ve elde edildiği
kaynağa göre 2000 ile 20000 arasında değişir.Mesela,molekül ağırlığı 4500 olan ACTH amino asit ihtiva eder.Bunlardan etki kayıbı olmaksızın amino asitlerin 15 kadarı
ayrılabilir.Çeşitli hayvan nevilerinin ve insanın hypophyse'inden elde edilen ACTH unun amino asit dizisi bilinmektedir.


http://www.lovepowerman.net/
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası  »  Biyoloji
 »  HORMONLAR

Forum Ana Sayfası

Forum Yazılımı:   php Kolay Forum (phpKF)  ©  2007 - 2010   phpKF Ekibi

Love Power Man

 RSS Beslemesini Görmek için Tıklayın   RSS Beslemesini Google Sayfama Ekle   RSS Beslemesini Yahoo Sayfama Ekle